Zihni ÇAKIR : Cemaat-Özel Büro ve yeni bir paralel devlet arayışı – 2 /// CC : @zihnicakir


Türkiye gibi etnik, mezhepsel ve kültürel farklılıkları bünyesinde barındıran ülkelerde iktidar paylaşımına dair savaşın adı da hep bu merkezlerde seyreder.

İktidara hükmetmek, devleti ifade eden erkler üzerinde (yasama-yürütme-yargı+ordu), etnik, ideolojik ya da kültürel vesayet kurmak isteyen güç merkezleri, haliyle bu farklılıklardan beslenir.

Her ne kadar bizde bugüne kadar vesayetin asker merkezli ve darbeci zihniyet çerçevesinde şekillendiği tartışılsa da, askeri vesayet tanımında da bu farklılıklara ya da ideolojik farklılığa dayalı vesayet düzeni söz konusudur.

Kimi zaman bu farklılıkların oransal çoğunluğu kimi zamansa sosyo-kültürel anlamdaki kırılganlığı, vesayetin pekiştirilmesi için yaşanan kaotik ortamların malzemesi haline getirilir/getirildi.

Daha net bir tanımla, bu vesayet düzenini daim kılmak isteyenler, askeri darbeler ve muhtıralara duydukları ihtiyacı meşrulaştırmak için etnik, mezhepsel, ideolojik ve kültürel zeminde sanal çatışmaları körükleyip, yarattıkları kaotik ortamla demokratik yönetimlere el koydular.

Bütün bunlar yapılırken, kimi zaman iç çatışmanın eşiğine geldiğimiz sanal gerilimler alevlendirilirken de, organize bir yapıyı kullandılar hep.

Bugünkü adıyla Ergenekon diye tanımlanan ve birbirinden bağımsız; ancak tek merkezden yönetilen paramiliter örgütlerden oluşan paralel devlet örgütlenmesi, vesayet düzenini daim kılmak isteyenlerin vazgeçemediği bir yapıydı.

Burada bu yapının NATO konseptine girişimizle birlikte yerleşik bir hal alıp gelenekselleştiği olgusunu geniş geniş tartışacak değilim. Zira bu yönde toplum fazlasıyla bilgi sahibi…

Benim tartışmak istediğim, bu paralel devlet yapılanmasına yönelik 2007’de başlayan deşifre ve yargı süreci sonrasında boşalmaya başlayan alanın doldurulup doldurulmadığı. Bir adım ötesine gidecek olursak, kim tarafından doldurulmaya çalışıldığı…

http://haber.rotahaber.com/OYM-duzenlenmesi-ve-Fullerin-pskolojik-harp-taktikleri/284606 linkinde yer alan ve Özel Yetkili Mahkemeler konusundaki yasal düzenleme sürecinde yaşananlara dair tespitlerimle, Ergenekon’un tasfiye süreciyle birlikte oluşan boşluğu doldurma hevesinde olanlara işaret ettim.

Yine;

http://haber.rotahaber.com/MIT-krizi-cemaat-ve-FBI/287526 linkinde okuyacağınız yazımda da bu aktörlerin siluetlerini vermeye çalıştım.

Bu yazılarım üzerine, bazı kesimler acımasızca eleştirilerde bulundu haliyle.

Öyle ki bu yazılarda, Fethullah Gülen Cemaatini hedef aldığım gibi absurt eleştiriler bile gırla yer aldı.

Benim kanaatim, o yazılarımda da ifade etmeye çalıştığım gibi; bütün bu eleştiri ve saldırıların arkasında, Cemaat içerisinde, cemaatin hizmet düsturu ile hiç ilgisi olmadan, hem de 28 Şubat’ın hemen ertesinde pozisyon alan kesimler vardı.

Cemaatin manevi ikliminde kendini kamufle etmeyi başaran, bu yapının ekonomik ve sosyal gücüne sırtını yaslayan, konjonktürel pozisyon alan bu kesim, aslında Nuh Mete Yüksel imzalı Fethullah Güleniddianamesi sürecinde de aktifti.

Öyle ki, o dönem, Nuh Mete Yüksel ve avanesinin, -bugün Ergenekon’un firari sanıklarından biri olarak karşımıza çıkan bayana ait- İstanbul’un en lüks semtlerinden birindeki villada “bel altı kamera kumpasına düşürüldüğü” iddialarında da baş aktör olması şaşırtıcı bir tesadüf değil mi?

Sözünü ettiğim bayanın üstelik çoğu kayıtta kendi kızını kullanarak kimleri avuçlarının içine aldığı konusunu, ahlaki ve hukuki sınırları zorladığından detaylandırmayacağım; ama böyle bir örgütlenmenin elindeki doneler mi Nuh Mete Yüksel’e bir hukuk utancı olan o “meşhur” Fethullah Gülen İddianamesini hazırlattı diye de sormak gerekmez mi?

Dahası, o dönem -bugün birçoğu Ergenekon tutuklusu ya da firarisi olan isimlerin- “gizli toplantılarında”da aynı kişinin/kişilerin “ajan” olarak hazır bulunması, sıradan bir vak’a olarak değerlendirilebilir mi?

Bir önceki yazımda; gerek 7 Şubat Operasyonu diye bilinen MİT krizini(!) tetikleyenlerin gerekse Özel Yetkili Mahkemelere dair yasal düzenleme sırasında hükümetin meşruiyetini tartışmaya açmaya yeltenenlerin, cemaat içerisine sızan bir nevi “Özel Büro” elemanları olduğuna vurgu yapmıştım.

Eğer bunların izini sürmek için, Fethullah Gülen İddianamesi sürecine dair anlatılarımı dikkate alırsanız, Gülen’e dair kurulan hukuk tuzağının arkasındaki ekibin bir kısmının bugün Gülen’e yakınmış gibi pozisyon aldığını ve “kurtaran ekip” rolüne büründüğünü görürseniz işiniz daha da kolaylaşır kanaatimce.

Yine, kendi tabirimle bu “Özel Büro” elemanlarının, Graham Fuller ile dirsek temasını hatta bazılarının, Yeşil Kuşak Projesinin ağababası olan Fuller’den direktif ve talimat alarak hareket ettiğini, onun psikolojik harp taktiklerini uygulamaya çalıştığını göz önünde bulundurursanız, Ergenekon’dan boşalmaya başlayan paralel devlet alanını kimlerin doldurma hevesinde olduğunu daha net anlayabilirsiniz.

Çok açık ifade edeyim ki; eğer ÖYM’lere dair yasal bir düzenlemeye gidilmese ve bu yapılarda amaçlanan kadrolaşma sağlanabilseydi, iktidara mensup yüzlerce yerel yönetici ve birçok bakan ve üst düzey bürokrat, Ergenekon soruşturmasına benzer dalgalarla bu özel mahkemelerce içeri tıkılacaktı belki de. Ve hatta, MİT üzerinde büyük bir operasyonun hazırlıklarının bile tamamlandığı bilgisi mevcuttu.

Peki Bu Özel Büro nasıl oluştu?

İktidara karşı takınılan fütursuz tavrın arkasında yatan gerçek ne?

Başbakan’ın koruma müdürlüğü için teşkilat içerisinde bir dönem yaşanan örtülü savaş ve sonrasında Başbakan’ın özel konutunun tuvaletine kadar krokileştirilmesi ve bu krokinin Ergenekon’a bağlı paramiliter örgüt yapılanmalarında ele geçirilmiş olması hangi mantık çerçevesinde açıklanabilir?

İktidarı kaset ve yolsuzluk skandalları ile alaşağı etmek için döndürülmeye başlandığı iddia edilen çarkın dişlilerine nasıl yerleştiler?

MİT Krizi olarak bilinen süreci tetikleyen gerçek ne idi?

“Devlette cemaat kadrolaşması var” paradoksunun arkasında yatan asıl kadrolaşma hamlelerinde Özel Büro’nun fonksiyonu ve hizmet ettiği amaç ne idi?

Kur’an Kurslarının yaygınlaştırılması, 4+4+4 eğitim sistemi, Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde kurulması planlanan gençlik kampları, kamu personel alımlarında izlenen titiz ve seçici strateji “cemaat içerisine sızan” bu Özel Büro elemanlarını neden rahatsız etti?

Ve dahası bu güruhun iktidara karşı kimi zaman BDP-CHP-MHP koalisyonlarına bile destek verip, iktidar aleyhtarı kara propaganda malzemelerini başta Aydınlık olmak üzere Ulusalcı cephenin medya organlarına servis etmeye kadar varan “kirli ittifak” stratejisinin açıklaması ne?

Bunlar ve daha birçok soruya cevap arayarak, Özel Büro gerçeğine bir sonraki yazımda devam edeceğim…

Zihni ÇAKIR / TürkiyeGündemi.Tv
zihnicakir

Twitter: @zihnicakir

Etiketlendi:, , , ,

Yorum bırakın

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

Derin İstihbarat

strateji, güvenlik, araştırma, istihbarat, komplo teorileri, mizah, teknoloji, mk ultra, nwo

İSTİHBARAT

Şifresiz Yayın!