Kategori arşivi: Kampanyalar

Kimliğini kaybedenler dikkat!


Kimliğini kaybettikten sonra herhangi bir yasal başvuru yapmayıp ve ilan vermeyip sadece kimliğinin yenisi çıkartanları büyük bir tehlike bekliyor. Nüfus cüzdanı kaybedilince ne yapmalı?

Dolandırıcılar kayıp ve çalıntı kimliklerle bankalara başvurup kimlik sahibi adına kredi kartı çıkarıp kredi başvurusunda bulunup büyük meblağlarda dolandırıyor. Gelen icra ile şok olan kayıp kimliğin sahipleri ise mahkemenin yolunu tutuyor.

Seneler önce kaybettiğiniz kimliğiniz seneler sonra karşınıza büyük bir borç ve icra kağıdı ile çıkarsa ne yaparsınız. Şikayetvar.com’a gelen şikayetlere göre; kayıp kimlik mağdurları azımsanmayacak kadar fazla. Hepsinin ortak şikayeti ise kaybettikleri kimliklerine bankaların sadece kredi kartı vermekle kalmayıp bir de o kimliklerle büyük meblağlarda kredi vermesi. İşte kayıp kimlikleri nedeni ile mağdur olan vatandaşların şikayetleri şöyle:

Kayıp Kimlikle Kredi Kartı Aldı

"2006 yılında kayıp olan kimliğimle bankaya başvuran bir vatandaşa; ‘Sen kimsin’ diye sormadan kredi kartı verip, bu kredi kartını kullanmasına müsaade edip, bu borcunda sorumlusu olarak beni gösterdiler. Yaklaşık 2 sene bu sıkıntılarla uğraştım. Kimi zaman hesaplarımı bloke ettiler. Ticari itibarımı zedelediler. En sonunda borcun bana ait olmadığını kabullendiler ve bununla ilgili yazılı bir evrak gönderdiler. Geçtiğimiz günlerde kredi başvurusunda bulundum. Daha önce kredi kartı ile ilgili bir sorun yaşadığımı (az önce anlattığım mesele) bahane edip reddettiler. Bankadan şikayetçiyim. Umarım başka mağdurlar yoktur."

Kayıp Kimlikle 13 Bankaya Başvurdu

"Kimliğimi kaybetmiştim. Yenisini çıkarttıktan sonra kayıp kimliğim ile 13 bankaya kredi başvurusu yapıldığını öğrenince şok oldum. Benim gibi birçok tüketicinin olduğunu öğrendim acil önlem alınması gerekiyor."

Kredi Kartı Başvurularını İnternetten Yapıyorlar!

"Çok değerli hukuk insanları benim babamın başına gelmiş ve içinden çıkılması çok zor bir durumla karşı karşıyayız. Babam bundan seneler önce kimliğini kaybetmişti. O zaman için herhangi bir ilan filan vermedik gidip kimliğin yenisini çıkardık sadece. Şimdi değişik bankalardan alınmış kredi kartı borçları geldi ama babam bu bankalardan kart almadı. Bazı borç gelen bankalardan da kredi kartı mevcut ama onlarında ödemesini düzenli olarak yapıyor zaten. Başvuruların tamamı internet üzerinden yapılmış ve ortada bir kimlik fotokopisi filan yok. Biz bu gibi bir durumda ne yapmalıyız acaba?"

Ne Yapılması Gerekiyor!

Kayıp kimlik dolandırıcılığı ile ilgili çok fazla şikayet aldıklarına dikkat çeken Şikayetvar Yöneticisi Dr. Ömer Deveci, nüfus cüzdanının kaybolması durumunda neler yapılması gerektiğini şöyle aktardı:

"Ortalıkta bir sürü dolandırıcı varken çok dikkatli davranmak ve en kısa zamanda bu kayıptan dolayı tedbir almak gerekiyor. Her nüfus cüzdanının seri numarası farklıdır. Sizler de kaybettiğiniz gün eski cüzdanınızın hükümsüz kılınabilmesi için gerekli yasal başvuruları yapmanız gerekmektedir.

Bununla ilgili bilgi şöyle ki;

1) Nüfus cüzdanlarının kaybedildiğine veya çalındığına dair gazete ilanı vermek.

2) Emniyete ve

3) Vergi Dairesine nüfus cüzdanı kaybını bildirmek gerekiyor.

Emniyet birimlerince düzenlenmiş nüfus cüzdanının çalınmış ya da kaybedilmiş olduğuna ilişkin belgenin aslının vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir. Nüfus cüzdanını kaybeden veya çaldıran kişilerin emniyetten aldığı tutanak ve birde dilekçe eşliğinde bir vergi dairesine başvurması durumunda kayıp olan nüfusunun bilgisi sicil kayıtlarına alınıyor. Kaybedilen nüfus cüzdanını bulan kötü niyetli 3.kişi herhangi bir dolandırıcılık yapmak isterse sistem uyarı veriyor."

(Şikayetvar.com)

Petitioning The President of the United States /// Stop DTO’s from Mind Controlling Everyone and Subverting the USA


by Prometheus Locke

Sign this petition

with 0 supporters

100,000 NEEDED

An Open Letter to AG ERIC HOLDER, SECSTATE HLLARY CLINTON, SECDEF LEON PANETTA, DNI JAMES CLAPPER and the AMERICAN PEOPLE:

I am writing to inquire as to your knowledge of, and what actions have been taken against a subversive organization which has been strangling the government of the United States of America, and systematically destroying its foundation as well as the Constitutional freedoms afforded to its citizens. I have become aware of a transfer of top secret technology between public officials in the Executive Branch and a conglomerate of drug trafficking organizations probably centering around the Russian, Sicilian, and Calabrian Mafias. This group has been working with members of the American Intelligence community, starting as early as the latter part of World War II, and has by the time of this writing, subverted the Judicial and Executive Branches of the government to the point where I would no longer consider this the same country which won the war.

In what appears to be a pact created in Hell, in order to profit on the artificially scarce resource created by the War on Drugs, this organization has used profits from that trade in order to buy not only high ranking officials in the government, but technologies which have been kept secret by this government since the 1950’s. I believe this government has been hiding broad sweeping advances in the field of physics, as well as neuroscience and genetics from the American people for decades. It is unfortunate that these advances have not been hidden from a global terrorist threat, the union of illicit drug trafficking organizations and rogue elements of international intelligence. Please respond to the allegations relating to the existence of a mind control technology which utilizes quantum entanglement as a means of communication; the reverse engineering of human neural circuitry, and the illicit transfer of technology used to exploit both of these technologies in order to destroy the free and Democratic society in which we live. It is my contention that a significant number of civilians, as well as members of the military and intelligence community are aware of the existence of this technology, as well as its use against innocent American Citizens, and its use to subvert the judicial and policing arms of the United States.

I am a victim of an attack on my credibility which I would say coincides significantly with the effects of an information operation and mind control attack on James Jesus Angleton throughout the 1960’s and 1970’s. I believe this attack is the result of KGB and P2 influence over this criminal organization, and that it proves that this rise to shadowy control over our government is the result of cooperation between the KGB and the Russian Mafia, and P2 with the Italian Mafia and the CIA. I have personally witnessed a network of civilians, to the tune of several thousand, with complete knowledge of the existence of a mind control program, who communicate with a central authority, probably non governmental, and cooperate in order to suppress knowledge of this organizations’ connection to organized crime, narcotics trafficking, the existence of the civilian network itself, and its stranglehold over local and Federal law enforcement, as well as the Judicial arm of the Executive Branch. It is my contention that this organization created this parasitic influence with the help of rogue agents in the NSC, CIA, FBI, an DEA with the intention of increasing intelligence profits in the war on drugs, and to limit judicial proceedings against members of international syndicates which worked closely to help Federal authorities. Unfortunately this criminal influence over our local governments judicial proceedings has evolved into a weapon against innocent civilians, as far back as the year 2000, and it seems it has been making a mockery of the judicial process in plain view of the government. This organization is currently using its judicial protective shield in order to sell outcomes of legal proceedings, via a thinly veiled extortion; to its members, and members of the general public.

This group, sometimes called the Illuminati, routinely uses the machinations of the government for its own illicit gain, and in addition to controlling foreign and domestic policy via mind control, as well as selling judicial outcomes, has begun using Genetic Engineering to abuse the courts as well – a new type of extortion via paternity fraud. I believe the group has a nonviral method of gene therapy which encodes the 16 standard loci with another person’s DNA fingerprint. Given our current state of science, a full chromosome test should definitely be standard procedure – the acceptability of a small amount of chromosomal data in order to prove paternity throughout the country shows further evidence of a strange haze over the vision of the legislative procedure – in a similar manner to the war on drugs costing countless lives, huge expenditure, and all the while helping the largest narcotics trafficking organizations the most by increasing their profits and ease of transport.

It is clear from the existence of a civilian network utilizing mind control technology in order to communicate and subvert the conscience and thoughts of its members and victims, that a vast crime has been committed by members of the intelligence community, transferring top secret technology to a criminal syndicate – this transfer is tantamount to TREASON, and must be stopped. The criminal organization has unfettered access to computer systems and databases, both private, public, and military; and uses this information in order to coordinate its illegal activities. It appears to have access to a covert network of satellites with global real time hyperspectral imagery, as well as the ability to disrupt and modify electronic communications in virtually every network (Cellular, The Internet, etc), probably through the use of more illegally transferred technology.

I believe this criminal organization has been using this mind control technology in order to change the thoughts and intentions of elected public officials (Including both Houses of Congress), as well as assigned public positions in order to control national policy related to drug control, domestic surveillance, and the suppression of scientific knowledge in physics, neuroscience, and genetics. It has been through our own countries policies on drug control, as well as its negligent cooperation with international drug syndicates that this organization has cemented its financial foundation as well as its stranglehold on the Judicial and Foreign Intelligence operations of the United States of America.

It is my contention that this group has used the very same mind control technology in order to destroy its own essential humanity, fostering a prevailing wind of greed and lust for power in its own ranks, as well as the ranks of its minions, in order to further the anti-democratic and inhumane treatment of ordinary citizens of our country. They have been systematically suppressing knowledge of this organization through a phenomenon known as Gang Stalking, with a signature correlation to narcotics trafficking and domestic intelligence operations; which has gone virtually uncontested by law enforcement officials at all levels of the government. This phenomenon, as well as the disgusting parasitic subversion of our legal system from the inside, must be addressed. The organization responsible is an enemy of the state, performing terrorist acts on a daily basis on the general populace and officials of the government.

The government should be routinely checking its employees, elected officials, and the general public for the existence of intra-cerebral nanotechnology and/or disentangling neurons or ion gates in order to protect them from negative influence via mind control from these underground cartels. It is virtually impossible to tell exactly how the mind control technology works, mostly because of active governmental suppression of quantum physics, however it is most certainly a grave threat to national security to not be actively checking for and creating measures against remote neural monitoring and stimulation. Suffice it to say, I am confident this technology does not use radio frequency, microwave, or other photonic methods of communication.

It should be clear that the vast majority of this information came directly from the Mind Control Operations center, responsible for what appears to be logistic organization of narcotics trafficking as well as operational control of their legislative and judicial infrastructure in what appears to be a suicidal attempt to inundate me with too much Truth.

Please see Inslaw, Iran Contra, both Gulf Wars, and the hidden destruction of Democracy. Also see the murders of Sean Stinn, Danny Casolaro, Jim Keith, John Norseen, countless innocents, and Freedom.

In loving memory of the free and democratic society, the United States of America.

Your pal,

@PrometheusLocke
pal

cc:
Dr. John R. Hall, info

Dr. Robert P. Duncan, HigherOrderThinkers

Dr. Nick Begich, info

Dr. Derrick Robinson, dcr618

ICAACT, us

SEMİNER DAVETİ : Tutuklu Demokrasi — 12 Ekim 2012 / Cuma günü saat 14:00 — /// CC : @vardiyabizde @B alyozGercekler @rodrikdani


12 Ekim 2012, Cuma günü saat 14:00’da KKM-B salonunda (Kültür Kongre Merkezi) Oda TV, Ergenekon ve Balyoz davalarının yanı sıra, son dönemde toplumsal hayatı etkisi altına alan anti-demokratik ve adaletsiz uygulamaların konuşulacağı “Tutuklu Demokrasi” etkinliğimize hepinizi bekliyoruz.

Katılımcılar:

-Gülşah BALBAY (Tutuklu gazeteci Mustafa BALBAY’ın eşi)

-Müyesser YILDIZ (Gazeteci – Oda TV yazarı)

-Coşkun MUSLUK (ODTÜ Araştırma Görevlisi – Oda TV yazarı)

-Prof. Dr. Fatoş YARMAN VURAL (ODTÜ Öğretim Üyesi – Balyoz davası tutuklusu HAVELSAN Genel Müdürü Faruk YARMAN’ın kardeşi)

Topluluk sayfası için tıklayınız.

CHP’YE YENİ ANAYASA HAKKINDA BİLDİRGE ( İmza Kampanyası )


CHP Genel Başkanı sayın Kemal KILIÇDAROĞLU,
CHP YÖNETİMİ
CHP Milletvekilleri,

Ülkemizin örtülü bir emperyalist işgale açılmış olduğu bu karanlık süreç içinde,
Üniter Devlet yapısı yok ediliyor…,
Ülkemiz bölünmenin , etnik ve inanç çatışmalarının eşiğine getirildi…
Yürütme erki yasamaya ve yargıya egemen oldu.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücü ise emperyalizm ve işbirlikçileriyle birlikte kırılmaya çalışılıyor.
Ülke aydınları ve komutanlar düzmece kanıtlarla senelerdir tutuklu.
Laik demokratik Cumhuriyet rejimi tahdit altında.
Ülke bağımsızlığımızın sorgulandığı bir süreçteyiz.

Var olan bu şartlar altında,
Demokrasi kulvarında halkın umudu olan CHP ne yapıyor ?

10 seneyi aşkın iktidar olan ve yukarıda sıralanmış olan kargaşayı yaratan
AKP ile birlikte kolkola yeni bir anayasayı yapıyor !!!.

Önce bir konuyu hatırlatmak isterim ;

AKP iktidarı daha önce de yeni bir anayasa taslağını kendi seçtiği kişilerce
Sizleri dışlayarak ve,otellerde,kamu kurumlarının misafirhanelerinde hazırlatmış olduğu Anayasa taslağını,Ülke iradesinin ortaya çıktığı TBMM’ye dahi getirmeden,
Kamu oyu ile,Anayasa hukukçularıyla,halkla paylaşmadan
Amerika’ya gönderip,
Anayasa’yı ABD yönetimine sunarak oradan icazet almak istemişlerdi !!!

Bunun ne kadar üzücü ve küçültücü olduğunu,
Ancak manda yönetimlerine has bir davranış olup olmadığını,
Sizlerin takdirinize bırakıyorum …

Değerli ve saygın Anayasa hukukçularının görüşüne göre,
Hiç bir hükümet KURUCU İRADENİN üzerinde değildir ve
hukuken YENİ BİR ANAYASA yapmak gücüne sahip değildir.

Sizin de AKP ile birlikte üzerinde çalıştığınız yeni anayasa taslağı,
AB ve ABD’nin talebi üzerine yapılmaktadır.

Korkumuz odur ki ;

Bu anayasa Türk halkının toplumsal istek ve ihtiyaçları yerine,
Küresel düzenin ve bu düzenin efendilerinin isteklerini karşılayacaktır.
Amerika’nın gölge Dışişleri Bakanlığı gibi çalışan Council on Foreign Relations,

Dış İlişkiler Konseyi “Türkiye-Amerika İlişkilerinde Yeni İşbirliği” adıyla yeni yayınladığı raporu şöyle diyor ;

“AKP’nin yeni anayasa çalışmalarına , Kürt açılımı ve anayasa çalışmalarına Amerikan yönetiminin yoğun destek vermesi gerektiği vurgulandı.Amerika’nın daha sıkı işbirliği içine girerek Türkiye’den yararlanabileceğine işaret edildi.”

CFR’nin bu raporu bile Yeni Anayasa dayatmasının son göstergesidir.
Sayın Kılıçdaroğlu,
Sayın Milletvekilleri,
Sizlere sorularımız var ;

* Anayasa’yı yapmış olan kurucu iradenin DEĞİŞTİRİLEMEZ denilen maddeler
üzerinde çalışmalar yaparak oynama/değiştirmeler yapacak mısınız ?

* Etnik Kimlikleri öne çıkartarak,TÜRK’lük tanımına koşut kılacak mısınız ?

* Her Ülke ve Devlet kendi ÖZDİLİNLE vardır.ANADİLİMİZE koşut başka dillerin de ANADİL olarak kullanılması konusunda çalışmalar yaptığınız yazılıyor.
Doğru mudur ?

* Örneğin Van da açıkladığınız gibi AB’nin İKİZ BÖLÜNME YASALARI,
Üniter Devletimizi bölecek şekilde yeni anayasada yer alacak mıdır ?

Sayın Kılıçdaroğlu,
Sayın Milletvekilleri,
Laik demokratik Cumhuriyet’in,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün,
Ulus Devlet’in,
Devrimlerin,
Bağımsızlığın,
Üniter Devletin,
ÜZERİNE ÇİZGİ ÇEKMEYE ÇALIŞAN,
Emperyalistler ve İşbirlikçileriyle kolkola girmeyiniz…

Ülkesini seven ve geleceğinden kaygı duyan Yurttaş’lar olarak
Sizlerden isteğimiz ;

CHP’nin dış dayatmalı ve ,
Emperyalizm ile AKP’nin çıkarlarına uygun,
YENİ ANAYASA YAPILMASI çalışmalarından çekilmesi ve
CHP’yi kuruluş ilkelerine ve ruhuna döndürmesidir.

Saygılarımızla
Ulusalcı Gönüllüler

KATILIM İÇİN YORUM BÖLÜMÜNE İSİM SOYİSİM VE “KATILIYORUM” YAZMAK YETERLİDİR,BUNUN DIŞINDA YAPILAN HİÇBİR YORUM KESİNLİKLE ONAYLANMAYACAKTIR.Yorum kısmına görülebilecek şekilde açık isim ve soyad yazılmadığı takdirde listeye ilave edilmeyecektir

Ad Soyad
“Katılıyorum”

ulusalcigonulluler adresine eposta atarak da kampanyaya katılabilirsiniz.

ÖNEMLİ !!!! ÖNEMLİ !!!! ÇAYINIZI YUDUMLAMADAN ÖNCE MUTLAKA OKUYUN !!!!


Her doktor öğrenciliği sırasında Otto Warburg’un buluşunu öğrenir. 1930’lu yıllarda Warburg kanserin en temel biyokimyasal sebebini, yani sağlıklı bir hücreyi kanser hücresinden ayıran şeyin ne olduğunu bulmuştur. Bu, o kadar önemli bir buluştur ki,

Otto Warburg’a Nobel Ödülü kazandırmıştır.

Otto Warburg’a göre kanserin bir temel sebebi vardır. Bu da, vücudun normal hücrelerinin oksijenli solunumunun, oksijensiz -anaerobik- hücre solunumuyla yer değiştirmesidir.

Warburg’un buluşu bize başka neleri anlatmaktadır?

Birincisi, kanser, normal hücrelerden çok farklı bir biçimde metabolize olmaktadır. Normal hücreler oksijene ihtiyaç duyar; kanser hücreleri oksijenden kaçınır. Hiperbarik oksijen terapisi alternatif kanser tedavisi uygulayan kliniklerde kullanılan bir yöntemdir.

Bu buluşun bize anlattığı başka bir şey de, kanserin bir mayalanma (fermantasyon) süreciyle metabolize olduğudur.

Kanserin metabolizması normal hücre metabolizmasından 8 kat daha büyüktür.

Yukarıda söylediğimiz her şeyi birleştirirsek ortaya şu tablo çıkıyor: Vücut, kanseri beslemeye çalışırken mütemadiyen kapasitesinin üstünde çalışır.

Kanser devamlı açlıktan ölmenin eşiğindedir ve vücuttan kendisini beslemesini talep etmektedir.

Besin alımı kesilirse kanser açlıktan ölmeye başlar. Tabii kendisini beslemek için vücudun şeker üretmesini sağlayamazsa…

Proteinlerden şeker. Bu ziyan sendromuna kaşeksia (cachexia) denir. Kaşeksia vücudun proteinlerden (evet, doğru duydunuz, karbonhidratlardan veya yağlardan değil de, proteinlerden) "glükoneogenez" (yeniden glükoz yapımı) işlemiyle, şeker elde etmesidir.

Bu şeker kanseri besler. Vücut sonunda, kanser hücresini beslemeye çalışırken kendisi açlık çeker.

Şimdi, kanserin şekerle beslendiğini öğrenmişken, onu şekerle beslemek mantıklı geliyor mu size?

Yani karbonhidratlardan zengin bir diyet uygulamak?

Bugün, kansere karşı uygulanan birçok besin terapisi mevcuttur (işe de yaramaktadırlar).

Çünkü günün birinde birisi şeker ve kanser arasındaki bağlantıyı görmüştür.

Bu terapilerde, karbonhidratlar bakımından zengin gıdalara izin verilmez.

Terapilerin hiçbirinde şekere de izin verilmez. Çünkü şeker kanseri beslemektedir.

Peki doktorunuz bu gerçekleri size neden söylemez? Kim bilir?

Belki doktorunuz kanseri tedavi edecek kişinin siz değil, kendisi olduğunu düşünmektedir.

Belki Otto Warburg’un buluşunu duymuştur ama geri kalan parçaları tamamlayamamıştır.

Belki de beslenmeyle ilgili hiçbir şey öğrenmemiştir.

Aslında 1978’e kadar ABD’nin resmi kuruluşlarından biri, beslenmenin kanserle bir ilgisi olmadığını iddia etmekteydi!!!!

Kanser ve şeker bağlantısından haberdar olanlar ise, dikkate değer terapilerle ortaya çıktılar.

Bunlardan biri ‘Laetrile’dir.

Kaşeksialı hastaların yüzde 50’den fazlasında glükoneogenez sürecini durduran hidrazin sülfat bunlardan bir diğeridir.

Bugün, Minnesota Üniversitesi kemoterapi alanında bir "akıllı bomba" üzerinde çalışmaktadır.

Akıllı bomba diyebileceğimiz ilacın üzerinde bir kaplama vardır.

İlaç, vücutta oksijensiz bir bölge ile karşı karşıya geldiğinde bu kaplamayı üzerinden atar.

Kanseri yok etmek için kemoterapiyi serbest bırakır. Çünkü, vücutta oksijensiz tek alan, kanserli bölgedir.

Kanser hücresini aç bırakmaya çalışan besin terapileri de vardır.

Kanserin ne sevdiğini bilen hasta, bunları yemekten kaçınır.

Kanser, çiğ yiyeceklerdense, pişmiş yiyecekleri sever.

Pişirme işlemi, besinlerdeki enzimleri ve vitaminleri yok etmektedir.

Bir de, kanserin şeker sevdiğini aklınızdan çıkarmayın.

Kanserinizi sevmiyorsanız, onu beslemeyin!

Şeker yerine tatlandırıcı kullanmak çözüm değil

Şeker yerine tatlandırıcı kullanmayı düşünüyorsanız, başka bir tuzağa düşmüş olursunuz.

Tatlandırıcıların da vücuda ciddi zararları olduğu, yapılan araştırmalarla kanıtlandı.

Örneğin, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), sakarin içeren her türlü gıda maddesinin üzerine "Sağlığa zararlıdır.

Hayvanlar üzerinde yapılan testlerde kansere yol açmıştır." ibaresinin konmasını şart koştu.

Aspartam ve sükraloz gibi diğer tatlandırıcılar da yan etkileri nedeniyle uzak durulması gereken gıdalar arasında.

(Editörün notu: Ama maalesef hiç birinin üzerinde böyle bir ibare yok).

Kaynak: International Wellness Directory. Son iki yüzyıldır şeker tüketimi nasıl arttı?

İngiltere’de 1815’de 5 kg cıvarında olan kişi başına yıllık çay şekeri tüketimi 1970’de 50 kg ‘ın üzerine çıkmıştır. 1970-2000 yılları arasında ABD vatandaşları önceki yıllara oranla yılda 100 litre daha fazla şekerli meşrubat tüketmişlerdir.

Türkiye’deki durum da artık çok farklı değildir. Çocuğu ile büyüğü ile çılgınca şeker ve beyaz un kullanılmaktadır.

Bütün bu bilgiler kanserlerin niçin arttığını göz önüne açıkça sermektedir.

Aşağıdaki tedbirlerle kanserlerin en az üçte ikisi önlenebilir;

* Un ve şekerden kaçınarak insülin direncini yenin.

* Hiçbir şekilde tatlandırıcı ve tatlandırıcı içeren ‘light’ hafif yiyecek ve içecek tüketmeyin.

* Katkı maddesi ilave edilmiş, paketlenmiş gıdaları yemeyin. Taş devri diyetini uygulayın.

* Bol taze sebze ve meyve yiyin.

* Yeterli omega-3 alın; ayçiçeği, mısır, soya, pamuk ve margarin gibi yağları diyetinizden çıkartın.

Bunların yerine zeytinyağı ve doğal hayvani yağları (tereyağı, iç yağı ve kuyruk yağı) yiyin.

* Kefir, yoğurt, turşu, sirke, nar ekşisi ve boza gibi probiyotiklerden (faydalı mikroplar) zengin gıdalarla beslenin.

* Özgür dolaşan hayvanların etini ve yumurtasını yiyin.

* Pastörize sütlerden mümkün olduğunca kaçının. Kutu sütü tüketmeyin. Mümkünse manda sütü kullanın.

Süt yerine süt ürünlerini (yoğurt, peynir) tercih edin.

* Günde iki diş sarımsak ve/veya 1 baş kuru soğan tüketin.

* Günde 1-2 tatlı kaşığı zerdeçal tozu tüketin.

* Yeşil ve siyah çay tüketin (şekersiz!!!! ).

* Stresten uzak durun.

* İyi uyuyun.

* Çevresel toksinlerden ve sigaradan uzak durun.

* D vitamini düzeylerinizi yükseltmek için dengeli bir şekilde güneşlenin ya da D vitamini takviyesi alın.

* Yeteri derecede egzersiz yapın!!!!

* Asla alkol kullanmayın.

* İşlenmiş soya ürünü yemeyin.

* Yemekleri geleneksel yöntemler (buğulama, buharda pişirme) ile pişirin. Turbo fırınlar da kullanılabilir.

* Hızlı pişirme yöntemleri (mikrodalga gibi) besin kayıplarına yol açar; ayrıca kanserojen olabilirler !!!!

* Daha çok toprak (güveç), cam ya da kalaylı bakır kapları tercih edin. Emaye ve çelik tencere daha sonraki tercihlerdir.

* Teflon ve alüminyumu ise kesinlikle kullanmayın.

Prof. Dr. Ahmet AYDIN

İÜ Cerrahpaşa Tıp Fak.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD

Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı

İnsanoğlunun en kötü 3 icadını asla unutmayın

1. Eroin

2. Atom bombası

3. Şeker

Dr. Ahmet ALTINER

KATLİAMA HAYIR !!!!


Kredi kartı ile ödemede şifre çalma


images?q=tbn:ANd9GcQMCA9WSTcWGz9arPJSsQ5VT4gHv2YkkoYdilMulJqHZY-EMKrw

1- Hesap istedikten sonra kredi kartınızı verdiniz.

2- Garson POS cihazıyla geldi ve şifrenizi girmenizi istedi.

3- Şifrenizi girdiniz.

4- Garson işlemi başlattı.

5- 10 sn sonra size "Bakiyeniz yetersiz veya hatlarda problem var" uyarısı aldığını iletti ve tekrar deneyelim dedi.

6- İşlemi iptal etti ve slibi yırttı attı. Sonra yeniden işlemi başlattı.

7- Şifrenizi tekrar girdiniz ve ödeme sorunsuzca gerçekleşti.

Bütün bunlar masum görünüyor aslında ve her gün başımıza gelebilir, hatalı girebilirsiniz şifrenizi, garson yanlış girebilir vs. olağan şeylerbunlar ama atladığınız önemli bir nokta var.

Garson size rakamın yazılı olduğu POS cihazını getirip şifrenizi girmenizi istediğinde POS’un enter tuşuna basmazsa ve POS’un ekranına bakmadan şifre girerseniz yazdığı rakamın yanına şifrenizi yazmaya başlıyorsunuz.

Şayet o noktada dikkatli değilseniz, dalmışsanız, muhabbetin ortasındaysanız vs. fark etmeyebilirsiniz.

Mesela 36,75YTL’lik bir yemek yediniz, Garson POS’un enter’ına basmayınca şifreniz 1234 ise bu tutar 36.751.234 YTL oluyor ve kredi kartı bakiye yetersiz diyor.

O sırada el çabukluğu ile yanlış slibi yırtıp alan Garson şifrenize kolaylıkla sahip olabiliyor.

Zaten hesabı ödemek için kredi kartınızı ilk verdiğinizde ise kredi kartı numarası ve arkadaki CCV numarasını çoktan not etmiş olabilir.

Basit bir yanlış anlaşılma ile birlikte kredi kartı bilginiz bir başkasının eline kolaylıkla geçebiliyor eğer dikkatsizseniz, içtiyseniz ve çakır keyifseniz vs. vs.

Ve garson’un bu numaradan her zaman "Kusura bakmayın yanlış girdik herhalde" diyerek masumca sıyrılma ihtimali var.

Amman Dikkat! Bu tip işlemle karşılaştıktan sonra ilk yırtılan slibi alın. (Bende var bi tane şimdi şifrem yazıyor üzerinde…)

Ve pek tabi şifrenizi değiştirin.

ÜYE OLDUĞU HALDE ÖZEL BÜRO MAIL GRUBUNDAN HALEN E-POSTA ALAMAYANLARA NOT !!! BOUNCING DURUMUNDAN NASIL KURTU LURSUNUZ ?


Yöneticinin Notu:

Üyelik durumunuz kontrol edildi “Bouncing“ durumuna düştüğünüz için mail alamıyorsunuz.

Son zamanlarda gruptan hiç mesaj gelmiyor, ne gibi bir problem olabilir? Bouncing ne demektir ? Bouncing‘den nasıl kurtulabilirim?

Yahoo! Gruplarda posta sunucusu, gönderilen mesajları kabul etmeyen (geri gönderen) üyelerin hesaplarını “bouncing moduna alır.

E-posta hesabınızda bir problem varsa, kotanız dolmuş ise ya da e-posta servisinizin e-posta hesabınızı kapatmış olması vb. durumlar “bouncing” moduna neden olur.

Bu durumlarda, sizden geri dönen mesajlar “Yahoo! Groups”a geri gider, tabii ki bu durum “Yahoo! Groups” için istenecek bir durum değildir.

Yahoo! Groups” böyle problemli olan e-posta hesaplarına mesajları 3 gün daha göndermeye devam eder ve problem devam ediyorsa 3. günün sonunda artık mesaj göndermeyi durdurur, yani üyeliğinizi “bouncing moduna alır.

Gruptan çıkmadığınız yani üyeliğiniz iptal edilmediği halde size artık mesaj gönderilmez.

Bouncing modundan kurtulmak;

Yahoo! Groups’un http://groups.yahoo.com sayfasında Yahoo ID ve şifrenizi girerek giriş (Sign in) yapılır.

Aşağıdaki gibi bir uyarı alacaksınız

"Edit email accounts" linkini tıklayınız…

Daha sonra da “Reset bağlantısına tıklayınca “bouncingden kurtulmuş olursunuz

Eğer sizi “bouncing durumuna sokan problemi tespit edip çözemezseniz en kısa sürede tekrar “bouncing” moduna düşersiniz.

NOT:

1-Özellikle WEB tabanlı e-posta kullananlar kotalarından dolayı sürekli posta kutularında boş yer kalmasını sağlamalıdırlar.

Örneğin Hotmail 2MB, Yahoo 10 MB yer verdiği için bu servislerden e-posta hesabı “bouncing tehlikesiyle karşı karşıya kalabilirler. Bu nedenle posta kutusunda sürekli temizlik yapıp gereksiz e-postaları silmek ya da tutmak istediğiniz e-postaları kopyalayıp word dosyası olarak saklayabilirsiniz.

2-Bu metin eskiden hazırlanmıştır. Bu nedenle yukarıda yazılı kotalar arttırılmış olabilir.

AŞAĞIDAKİ 10 MADDEYİ KABULLENMEDEN SAKIN HAYVAN SAHİBİ OLMAYIN !!!!!!


TÜRKÇE HATIRLATMALAR !!!


İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

Derin İstihbarat

strateji, güvenlik, araştırma, istihbarat, komplo teorileri, mizah, teknoloji, mk ultra, nwo

İSTİHBARAT

Şifresiz Yayın!