Kategori arşivi: istihbarat

GLADİO: KUKLALAR VE KUKLALARI OYNATANLAR


Nurullah AYDIN

4 Mart 2014-ANKARA

GLADİO: KUKLALAR VE KUKLALARI OYNATANLAR

Her iki kesime de ne istedilerse verildi.

Birlikte iktidarda oldular.

Birlikte büyüdüler, birlikte devleti ele geçirdiler.

Dillerde din iman, ayakkabı kutularında evlerde paralar biriktirilmeye başlandı.

Ortaklık bozduruldu.

Güç yetki servet paylaşımında ortaklık çatladı. Çatlatıldı.

Ne oldu da çatladı?

Ne oldu da çatlatıldı?

Yorum üzerine yorum yapılıyor.

Yapılıyor da hiç ama hiç kimse; ABD İngiltere istihbarat merkezlerinin üssü olan Türkiye’de oynanan oyunda, kuklaları oynatanları konuşmuyor.

Doğu batı enerji savaşında Türkiye kilit ülkeydi.

Bütün dinleme üsleri, ileri teknolojiye dayalı istihbarat üsleri, en iyi yetişmiş ajanlar Türkiye’deydi.

Ilımlı İslam projesi ile İslam ülkeleri denetim altına alınacaktı.

Büyük Ortadoğu projesinde yönetim değişimleri yapılacak ve Türkiye ana üs görevi yapacaktı. İslam ülkeleri ile yakınlaşarak içten hançerleme görevi yaptırtılacak iç savaşlarla İslam ülkeleri yakılıp yıkılacaktı.

Eşbaşkandılar artık. Eşbaşkanlık görev yerine getirilmeye başlandı.

Kardeş diyerek hançerleme konusunda eğitildiler.

Hepsi yaptırıldı.

Bir ülkede hırsızlık yapanlar serbest kalıyorsa, dinlemeler yapılıyorsa, failleri bulunamıyorsa fail, büyük bir olasılıkla istihbarat örgütleridir. Bu iç istihbarat örgütlerinden biri veya birkaçı olabileceği gibi, dış istihbarat örgütleri de olabilir. Ya da iç ve dış istihbarat örgütlerinin ortak kararıyla gerçekleşen bir eylem şeklinde de gerçekleşebilir.

Bir ülkede bu tür eylemlerde fail bulunmuyorsa eylemler artarak devam edecektir.

Türkiye’de Gladio, tartışılmıyor. Türkiye’de Gladio kimlik değiştirdi, yenilendi.

Örgüt; Türkiye’nin NATO’ya girmesinden sonra Seferberlik Tetkik Kurulu adıyla 7 Eylül 1952 tarihinde kuruldu. Özel Harp Dairesinin yer altı örgütü yasaların üstündedir. Örgütler insanlardan oluşur. Üst düzeyde görev almış kişilerin gizli bir dokunulmazlığı vardır.

TBMM’de, bürokraside, üniversitelerde birbirinden habersiz pek çok kişi Özel Harpçi mi?

Karşılıklı iftira ve suçlama kampanyası sürdürülürken, partilerde ne kadar personelin, hatta birbirini hiç tanımayan kaç milletvekilinin bulunduğunu bilen söyleyen hatırlatan var mı?

Özel Harpçi olarak eğitilenleri nasıl ve neden seçilir? Aslında onlar milletvekilliği, üst bürokratik görevlerde, gazete yöneticiliği, profesörlük dönemlerinde değil, daha genç yaşlarda bölgesinde güvenilir, saygın, sözü geçen ve gerektiğinde halkıyla bütünleşerek, milleti ve vatanı için yapılacak mücadelede önder olabilecek niteliklere sahip oldukları için seçilirler.

Türkiye Gladio’sunda vatansız İslamcı etnik kimlikli kişiler, yapıda organize edildiler.

Tiplerine, özgeçmişlerine bakın.

Kimler milletvekili oluyor?

Kimler hiçbir şeyi yokken birden servet edinmiş, holdingler kurmuş.

Kimler müsteşar genel müdür oluyor?

Kimler vali yapılıyor?

Kimler rektör, dekan yapılıyor?

Rektörlerin, dekanların, bürokratların, milletvekillerinin batı merkezlerine sık sık ziyaretleri, ülke içinde çok sık olmayan görüşmeleri kimlerle yaptıkları kamuoyuna yansıyor mu? Hayır.

Peki Türkiye’de halk; nelerle meşgul ediliyor, dersiniz.

İstihbarat örgütleri, küresel sermaye temsilcileri ile beraber çalışan güçler, oyun oynuyor.

Tarih boyunca hür ve bağımsız yaşamış Türk Millet’nin ve Türk Devleti’nin varlığı ve bekası tehdit altında tehlikededir.

Birlik ve beraberliğe odaklı unsurların bu gerçekleri bilerek hareket etmeleri, tarihin yüklediği en önemli görevdir. Hiç kimse bu tarihi sorumluluktan kendini ayrı tutmamalıdır.

Türkiye’yi; ABD’nin veya AB’nin eyaleti yapmaya, iç savaş çıkartmaya kararlı şer güçlerinin organize yapılanması karşısında; her duyarlı vatan evladı beraber olmalıdır.

Günün Sözü: Oynanan oyun, anlaşılması, bilinmesi ve gereğine yönelmekle bozulur.

1 yaz.docx

HAK, ADALET, VİCDAN, HUKUK


Nurullah AYDIN

1 Mart 2014-ANKARA

HAK, ADALET, VİCDAN, HUKUK

Hak, Adalet, Vicdan, Hukuk,; insanlığın aradığı, istediği, uğruna büyük mücadeleler vererek bedel ödediği kavramlardır.

Ne yazık ki; geçmişte olduğu gibi bugün de bu kavramlar, her kesimce farklı algılanmakta, farklı yorumlanmaktadır.

Kişiye, kişilere, gruplara, menfaat çevrelerine göre değişkenlik gösteren kavramlar; uygulamada, insanları isyan ettiriyor.

Bu haksızlık, hukuksuzluk dünyanın pek çok yerinde olmasına karşın, özellikle İslam ülkeleri bu kavramlardan uzak, kaosun vahşetin yıkımın içindedir.

İslam ülke önderleri, alimleri, gazetecileri; hırslarının, servetin, şehvetin esiri olarak halk kitlelerini dini vaatlerle sözlerle uyuşturarak, rahatlıkla her kavramı tersyüz edebiliyorlar.

Türkiye’de Yargı; çağdaş ülkelerde görülmeyen bir tartışmanın içinde! Öylesine ki hemen her soruşturma, her dava, her karar, lehte veya aleyhte tartışma konusu ediliyor.

Siyasetçiler gibi sokaktaki halk da; adalet var mı, yok mu diye tartışıyor.

Bir kesim hırsız var diyor, diğer kesim komplo, tezgah, montaj, iftira diyor.

Siyasetin, sermayenin emrinde yargı, felakettir.

Yargı mensupları; öz eleştirisini cesaretle yapma erdemini göstermelidir.

Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı örtüsü altında yargı’nın içine düşürüldüğü durumu kimsenin savunacak mecali yoktur.

Yargı gücünü vesayete dönüştürerek, bunu yargı bağımsızlığıyla meşrulaştırmaya çalışmanın hukuk devletinde yeri olamaz.

Yargı’nın konjonktürel dalgalanmalara, değişen ve seçilen kişilerin kimliğine bağlı olarak sürekli revize edilmesi endişeyle izlenmektedir.

Siyasi entrikalar, yandaşlık, karşıtlık; toplumu ayrıştırmaya bölmeye devam ediyor.

Yargı’nın siyasetin içine çekildiği kanaati yaygınlaşmaktadır.

Yargı kararlarının vicdanları tatmin etmemesi; Türkiye’nin hukuk devleti imajını zedelemektedir.

Ülkede; siyasetçi, gazeteci, polis, savcı, hakim ikiye bölünmüş durumda.

Yürütülmekte olan soruşturmalar ve görülmekte olan davalarla ilgili yapılan yorumlar, bağımlı bir yargı algısının oluştuğunu göstermektedir.

Yargı bağımsızlığı, hukuk devleti, tarafsızlık, yansızlık, tartışılıyor.

Demokrasi tartışılıyor.

Hukuk devleti tartışılıyor.

İslam dininin ilkeleri, Müslüman kimlik tartışılıyor.

Adalet, hırsızlık, dürüstlük, yalancılık, sahtekarlık, ikiyüzlülük, düzenbazlık tartışılıyor.

Kavramlar anlamını yitiriyor. Her kesime göre farklı anlam kazanıyor.

Ülke yönetimi ve toplum bu durumdadır.

Bu kutuplaşma nereye kadar böyle gidecek?

Demokrasinin, özgürlüklerin teminatı olan hukukun üstünlüğüne olan inançla, yargı’yı her türlü siyasetten, dinlerden, ideolojilerden, keyfilikten, yandaşlıktan uzak tutmaya çalışmak gerekir.

Unutulmamalıdır ki; adalet bir gün herkese lazım olur.

Günün Sözü: Ders alınmış başarısızlık en büyük başarıdır.

1 yaz.docx

28 ŞUBAT POTMODERN DARBE VE HATIRLATTIKLARI


Nurullah AYDIN

28 Şubat 2014-ANKARA

28 ŞUBAT POTMODERN DARBE VE HATIRLATTIKLARI

Hırsızlık, yolsuzluk, kasetler nedeniyle gerilen Türkiye yeni bir krize doğru mu gidiyor? On yedi yıl önce Şubat ayında postmodern darbe olmuştu. Peki ama neden?

Aşağıdaki kararlardan altıncı madde dışındakileri hatırlamakta yarar var.

Milli Güvenlik Kurulu ile Erbakan’ın başbakanlığındaki 54. hükümet arasında yapılan kritik toplantı ardından alınan kararlar, Türk siyaset tarihine 28 Şubat Kararları olarak geçti. Radikal dinci faaliyetlere ilişkin MİT raporunun ele alındığı toplantıdan sonra alınan kararlar için bir çeşit sivil muhtıra yorumu yapıldı. 18 maddelik karar metni şunlardan oluşuyordu:

1- Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan rejim aleyhtarı faaliyetler karşısında ödün verilmemelidir. Anayasa’nın 174. maddesinde koruma altına alınan Devrim Kanunları’nın ödün verilmeden uygulanması esastır. Hükümet, icraatında Devrim Yasaları’na uygunluğu sağlamakla görevlidir.

2- Savcılar, Devrim Yasaları’nın ihlalini oluşturan davranışlar karşısında harekete geçmelidirler. Yasaları ihlal eden dergahlar kapatılmalıdır.

3- Sarık ve cüppeli giyim şeklinin özendirildiği görülmektedir. Kılık ve kıyafetleri bu yasaya ters düşen kişilerin onurlandırılmamaları gerekir.

4- Anayasa’nın 163. maddesinin kaldırılmasının yarattığı hukuki boşluklar, irticai akımların ve laikliğe aykırı tutumların güçlenmesine yol açmıştır. Bu boşlukları telafi edecek yasal düzenlemeler getirilmelidir.

5- Eğitim politikalarında yeniden Tevhidi Tedrisat Kanunu ruhuna uygun bir çizgiye gelinmelidir.

6- Temel eğitim 8 yıla çıkarılmalıdır.

7- İmam – hatip okulları toplumdaki bir ihtiyacı karşılamak üzere kurulmuşlardır. Bu ihtiyacın fazlası olan imam hatip okulları, meslek okullarına dönüştürülmelidir. Ayrıca kökten dinci grupların kontrolünde olan Kuran kursları kapatılarak, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda düzenlenmelidir.

8- Devlet dairelerinde ve belediyelerde kökten dinci bir kadrolaşma hareketi sürdürülmektedir. Hükümet, bu kadrolaşmanın önüne geçmelidir.

9- Cami yapımı gibi dini konuları siyasi amaçlar için istismar etmeye dönük olan her türlü davranışlara son verilmelidir.

10- Pompalı tüfekler kontrol altına alınmalı ve gerekirse pompalı tüfek satışları yasaklanmalıdır.

11- İran’ın Türkiye’deki rejimi istikrarsızlığa itmeyi amaçlayan çabaları yakın takibe alınmalıdır. İran’ın Türkiye’nin içişlerine karışmasını önleyici politikalar uygulanmalıdır.

12- Yargı mekanizmasının daha etkin çalışmasını sağlayacak ve yargı bağımsızlığını güvence altına alacak, hükümetin tasarruflarından koruyacak düzenlemeler bir an önce getirilmelidir.

13- Son dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını hedef alan tahriklerde büyük artış gözlenmektedir. Bu sataşmalar TSK içinde rahatsızlığa yol açmaktadır.

14- İrticai faaliyetlere karıştıkları için TSK’daki görevlerine son verilen subay ve astsubayların belediyelerde istihdam edilmelerinin önüne geçilmelidir.

15- Partilerin belediye başkanları ve il, ilçe yöneticilerinin konuşma ve davranışları da Siyasi Partiler Yasası’nın sorumluluk alanına sokulmalıdır.

16- Tarikatların denetimindeki finans kuruluşları ve vakıflar aracılığıyla ekonomik güç haline gelmeleri dikkatle izlenmelidir.

17- Laiklik aleyhtarı yayın çizgisi olan TV kanalları ve özellikle radyo kanallarının verdikleri mesajlar dikkatle izlenmeli ve bu yayınların Anayasa’ya uygunluğu sağlanmalıdır.

18- Milli Görüş Vakfı’nın bazı belediyelere yaptığı usulsüz para transferleri durdurulmalıdır.

Ya bugün; Din istismarcılığı, kasetler, dolarlar, eurolar, pazarlıklar, şantajlar, ihaleler, yalanlar, inkarlar, talanlar, ayakkabbı kutuları.

Günün Sözü; İnsanın en zayıf anı, kendini en güçlü hissettiği andır.

1 yaz.docx

KİM NE DİYOR?


Nurullah AYDIN

27 Şubat 2014-ANKARA

KİM NE DİYOR?

Küresel odaklar; birçok ülkede iç savaş çıkartırken birçok ülkede de kaosa giden yolları döşemektedirler.

Türkiye Mısır, Ukrayna’dan sonraki yeni kaos ülkesi.

Türkiye’de yaşananlarla ilgili yapılan yorumlarda küresel güç odakları dile getirilmiyor.

Halkın temiz din duyguları siyaset malzemesi yapılıyor.

Halkın yoksullukları, istismar siyaset malzemesi yapılıyor.

Müslüman görünümlü şeytanlar ise esip gürlüyor.

Her yolsuzluk iddiası ve ahlaksızlık isnadı unutturulmaya çalışılıyor.

Yaygın ve sistematik olan iş ortaya çıkınca hesap soruluyor mu?

Hesabı; kim kimler nasıl soracak?

Herkes kendi yandaşının eğrisini gizlerken, kendi adamının gözündeki merteği gizleyip, ötekinin gözünde çöp arıyor.

Bazıları; art niyetli olabilir.

Bazıları; ayrıştırmaya kararlı olabilir.

Bazıları; bal tutan parmağını yalar” diye de yedikleri haltı meşrulaştırmaya çalışabilir.

Bazıları; bekanın sürmesine dinamit koymak isteyebilir.

Bazıları; birlik ve beraberlik iradesini hedef almış olabilir.

Bazıları; insanımızın arasını açmak için görev almış olabilir.

Bazıları; çatışma ortamı yaratabilir.

Bazıları; demokrasinin tahribine çalışabilir.

Bazıları; dirliğimize yönelmiş olabilir.

Bazıları; harekete geçmiş olabilir.

Bazıları; her platform ve zemini kullanabilir.

Bazıları; içe sızmış ajan olabilir.

Bazıları; kalkınma da olur yolsuzluk da olabilir diyebilir.

Bazıları; kaos ortamında şuursuz tavırlar gösterebilir.

Bazıları; karanlık ve melanet emeller taşıyabilir.

Bazıları; kardeşliği bozmaya çalışabilir.

Bazıları; kavgaya sürüklemeye çalışabilir.

Bazıları; marazi ve hasmani çevrelerin elemanı olabilir.

Bazıları; moral ve manevi değerlerini ajite ederek kavga ortamı yaratmaya çalışabilir.

Bazıları; provokatör olabilir.

Bazıları; sonu olmayan etnik bir mücadelenin önünü açmayı planlayabilir.

Bazıları; tertip ve senaryonun tarafları olabilir.

Bazıları; toplumsal huzura kastedebilir.

Bazıları; toplumsal kaosa hapsetmeye niyetlenmiş olabilir.

Bazıları; Türkiye’yi karıştırmaya niyetli olabilir.

Bazıları; varlığa kastetmek isteyebilir.

Bazıları; iktidar güç servet için hertürlü yalanı söyleyebilir.

Bazıları; hiç bir şey olmamış gibi hareket edebilir.

Bazıları; zaaflarının ve ihtirasının esiri olabilir.

Bazılarının; koltuk ihtirası gözünü kör etmiş olabilir.

Bazılarının; söz ile eylemleri örtüşmeyebilir.

Bütün bu olumsuz ortamda dahi gerçekleri anlatmak, bilgilendirmek ,söylemek gerekir.

Her türlü ikiyüzlü, sahte, maskeli şarlatanların oyunlarına, düşülmemelidir.

Küresel odakların amacı; Türkiye’nin kardeş kavgasının derin çukuruna savurmaktır.

Küresel odakların amacı; sosyal infilak, siyasal imha ve toplumsal parçalamadır.

Duyguları kaşımaya, samimiyeti kundaklamaya, heyecanları kullanmaya çırpınan yerel ve küresel odakların oyunlarına gelinmemelidir.

Estirilen tahrik kampanyasından etkilenilmemelidir.

Duygusallıkları okşayan fesat yuvalarına fırsat vermemelidir.

Günün Sözü: haksızlığa, yalana, soyguna, sahtekarlığa tepkisiz kalanlar iyi niyetli olmaz.

1 yaz.docx

HIRS, KORKU VE HUZUR


Nurullah AYDIN

24 Şubat 2014-ANKARA

HIRS, KORKU VE HUZUR

İletişim çağında; yazılı ve sosyal medya; öğrenmeyi hızlandırmıştır. Öylesine tüketim alışkanı yapılan, öğrenme-bilme-anlama melekeleri kilitlenen, reklamlarla sersemletilen, din-ideoloji-lider esiri yapılarak uyuşturulan halk kitleleri, kendilerini yöneten ve yönlendirenlerin kim olduğunu öğrenince, karşılaştırma yapmaya başladı. Hayal kırıklığı ile şaşkınlığa düştü.

Her insan Dünya’nın güzelliklerini görmek ister.

Her insan rahat yaşamak ister.

Her insan düşündüklerini gerçekleştirmek ister.

Her insan kendisine hizmet edilmesini ister.

Her insan kendisine kul, köle olunmasını ister.

Her insan kendisine inanılmasını ister.

Her insan övülmek ister.

Her insan kendini bulmak ister.

Her insan geleceği bilmek ister.

Mümkün mü? Değil elbet. Ama insan yine de isteklerinin olması için çaba sarfeder.

Okur, öğrenir, sorar.

İşte asalak insanla, kendini bulmuş insan ayrımı bu noktada başlar.

Birçok kişi bir diğerine gerçeği, doğruyu bulmak istiyor musun diye sorar.

Bazıları hayır der. Belki aradıklarını burada bulurum diye bazıları da evet der.

Cevap; ne evet ne de hayır ise, o kişi kararsızlardandır.

Kim kimden, neyi, niçin öğrenmek ister?

Bazı insanlar için gökyüzü bulutlarını sizin yanınıza indirdi denir.

Bazıları şanslı olduğundan bazıları da şansız olduğundan yakınır. Oysa; insan zaman zaman gelen fırsatlar, onlara dokunabilin diye kar taneleri olarak iner bulutlarla.

Bulut, yağmur, kar nedir ?

Hepsi sudan başka nedir ?

Gezegende tüm yaşam hava ve suya bağlıdır. Hava ve suyun dansıdır yağmur, bulut ve kar.

Bu dans sadece görsel bir şölen değil, aynı zamanda maddi ve manevi güzelliklerin ortaya çıkmasına vesile olan bir enerjidir.

Gezegendeki her şey gibi, su da canlıdır. Su, insan düşüncelerinden etkilenir. Suyun kristal yapısı sizin düşüncelerinizi ve enerjinizi yansıtır. Suyun yararlı olabilmesi için ona sevgi yüklemeniz gerekir. Su, gökyüzündeyken üzerine Yaratıcı’nın, Evren’in, Dünya’nın sevgisi

yüklenir. Su; yağmur veya kar olarak yeryüzüne inince bu sevgiyi toprağa taşır. İnsanlar yerdeki su’ya sevginizi sunarsa, bereket toprağa geçer ve size yararlı kaynak su veya yararlı sebzeler ve meyveler olarak geri döner. Yararlı suları içtiğinizde, yararlı meyveleri yediğinizde ömrünüz uzar, mutluluğunuz artar, huzurunuz artar.

Dünyanın güzelliklerini görmek, kendinizi bulmak, geleceği bilmek, mutlu olmak. Gerçekten bunları istiyorsanız doğru akılcı, gerçekçi düşünmek ve yaşamak gerekir.

Bütün bunlara kavuşmak, ulaşmak için yürüyeceğiniz yol Gerçeklerin Yolu’dur. Günümüz insanı şu anda yalanlarla dolu bir dünyada yaşıyor. Ne sözler doğru, ne özler doğru.

Beklentiler böyle olunca da dünya cennet yerine cehenneme dönüyor elbette. İnsanlık kendi yarattığı bir cehennemde yaşıyor. İnsanlara cennet bir dünya sunmuş, insanlar onu inatla cehenneme çevirmeye çalışıyor. Yalanlar, arsızlıklar, hırsızlıklar, hainlikler, aç gözlülükler. Bitmek tükenmek bilmeyen hırslar ve ihtiraslar.

Nedir insanı bu kadar tatminsiz yapan ?

Nedir insanı yalanları yaşamaya iten ?

Nedir dünyanın güzelliklerinin görülmesini engelleyen ?

Kutsal kitaplarda adı şeytan olarak geçen varlığın-enerjinin yarattığı Ben‘dir.

Gerçeklerin Yolu, benlerin tenlerin aşıldığı yoldur. Ben ile ten iyi arkadaştır, hep birlikte dolaşırlar.

Bugün insanlık son model arabalar, çok katlı villalar, geniş ekran LCD televizyonlar, çok akıllı cep telefonları ve onlarca kredi kartı olmadan yaşayamıyor gibi… Daha fazla, daha fazla, hep ben, hep bana. Peki nereye kadar?

Hırslardan vaz geçmeden huzur olmaz. Korkulardan vazgeçmeden yiğitlik olmaz. Benlerden vaz geçmeden gerçekler ortaya çıkmaz.

Kendini bulmuş insanla asalak insan ayırımını yapabildiğimiz sürece insan olma gerçeğini de algılamış oluruz.

Günün Sözü; İnsanı insan olarak göremeyen, insan olamamıştır demektir.

1 yaz.docx

İYİ, KÖTÜ VE HAYVANLAŞAN İNSANLAR


Nurullah AYDIN

21 Şubat 2014-ANKARA

İYİ, KÖTÜ VE HAYVANLAŞAN İNSANLAR

İnsanlar karşıdakini tanımlamada hayvanların özelliklerini düşünerek hareket ederler.

Birbirinin her halini bir hayvanla tarif eder.

Asalak olana sırtlan,

Başarı gösterene ise aslan,

Boş boş bakana angut,

Çok çalışana Arı,

Çok yemek yiyene fil,

Ders çalışana, inek,

Erkeğin irisine ayı,

Erken yatana tavuk,

Geç anlayana öküz,

Geç yatana gece kuşu,

Güzel sesliye bülbül,

Hiçbir şeye itiraz etmeyene koyun,

İnatçı olana keçi,

İri yarı kadına at,

İşinin ustasına kurt,

Komik olana maymun,

Kötü sesliye karga,

Kurnaz olana tilki,

Sinsi olana böcek,

Uslu çocuğa kuzu,

Uysal kadına kedi,

Yaramaz çocuğa eşek sıpası, deriz.

Oysa insanı insan yapan özelliklerle insanı tanımlasak daha iyi olmaz mı?

Kötü insanın özellikleri;

Cehalet

Cimrilik

Dedikodu

Fitne fesat

Haset

Hırs

Kötü alışkanlıklar

İsyan

Kibir

Kin

Nefret

Küfür

Nankörlük

Öfke

Sabırsızlık

Vefasızlık

Yalan

Zan

Zulüm

İyi insanın özellikleri;

Adalet,

Bilim,

Birlik,

Cömertlik,

Dayanışma,

Yardımlaşma,

Doğruluk,

Düşünmek,

Edep,

Faziletler,

Gerçek,

Hoşgörü,

Kanaat,

Paylaşım,

Samimiyet,

Sanat,

Saygı,

Sevgi,

Şükür,

Tevazu,

Vefa.

Günün Sözü: İnsan düşünmek ve sorgulamakla kendisinin ve başkasının gerçekliğine varabilir.

1 yaz.docx

Bugün (20 Şubat 2014) saat 19.30’da CNNTURK televizyonunda canlı yayın “360 derece” programına konuşmacı olarak katılacağım.


Bugün (20 Şubat 2014) saat 19.30’da CNNTURK televizyonunda canlı yayın "360 derece" programına konuşmacı olarak katılacağım.

Şirin Payzın’ın sunduğu 360 derece programında İstihbarat örgütleri, MİT yasası, hukuki ve güvenlik boyutu konuşulacak.

iyi günler
Nurullah AYDIN

AJAN/CASUS; POPÜLER MESLEK


Nurullah AYDIN

18 Şubat 2014-ANKARA

AJAN/CASUS; POPÜLER MESLEK

Gazetelerde, televizyonlarda, siyasi partilerde, sivil toplum örgütlerinde, üniversitelerde yeni bir uzman meslek grubu var.

Meslekler içinde yükselen değer; ajanlık/casusluktur.

Karanlık mahfillerde yetiştirilen sonrada dürüst namuslu yetenekli diye ülke yönetimlerine getirilen gizli işbirlikçiler, siyasi kimlikleri ile kıvırarak kitleleri peşlerinden sürükleyebilirler.

Bir de yüksek teknoloji ile donanımlı dinleme, takip izleme, delil üretme konularında eğitimliler vardır. Bunlar; masa başı ve saha elemanı ajanlardır.

Bunlar, içinizdedir, yanıbaşınızdadır.

Onlar her türlü iğrenç iddialarla yıpratma yöntemlerini uygularlar.

İşbirlikçilerce kendilerine dikte ettirilen plan program doğrultusunda hareket ederler.

Etki ajanı olarak tanımlanan bu tiplerin yaptıkları nedir?

Bu ya gazete, ya Tv, ya da internet üzerinden olabildiğince iftira atarak gerçekleri tersyüz ederek, saptırarak, itibarsızlaştırmak ve güvensizlik aşılamaktır.

Bunun içinde hemen karalama yoluna giderler. Ellerinde yıpratmak için başka malzeme olmayınca var olan zehirini kusarlar.

Etki ajanlarının emrinde oldukları merkezin amacı; halkı aydınlatacak açıklamalar yapılmasın, yazılar yazılmasın, hiç kimse okumasın, hiç kimse aldatıldığının farkına varmasın, kendisinin aldatıldığının da kimse farkına varmasın. Ajanlığını da kimse bilmesin.

Etki ajanları; genellikle içten gruplarda çalışırlar. Amaçları güvensizlik aşılamaktır.

Suçlayacak herhangi bir şey bulmayan işbirlikçi ajanların bir görevi de internet fareliğidir. Onlar her türlü teknik araç gereçle de dinlerler, tarama yaparlar kim etkin, kim saygın, onu hedef haline getirirler.

Ajan/casus ya da fareler; gerçekleri çarpıtmakta eğitimlidirler.

Hırsızlığı yolsuzluğu istismarcılığı yapanları aklamak paklamak bunların bir diğer temel görevidir. Bir diğer görevi ise; efendilerin direktifi olan yıprat talimatını uygulamaktır.

Dürüst, namuslu, ahlaklı saygın kişiler hakkında iğrenç iftiraları vardır. Ve o kişilerin kimlerin adına hareket ettikleri, neden yıpratmak suçlama yolunu seçtikleri açık değil mi?

Yalancılıklarının ve hırsızlıklarının bilinmesini ve öğrenilmesini istemeyen korkanlar kendilerini güçlü göstermek çabasında olabilirler.

Kompleksli kişiler; ciddiye alınmayan kimliklerine dikkat çekmek ve ciddiye alınmak için her türlü iğrenç iftiraları da atmaktan çekinmezler.

Etki ajanlarını bilmek, anlamak, tanımak gerekir.

Çamur at izi kalsın anlayışında olan bu tiplerin zehirini, tersine şırınga etmekte her duyarlı kişinin yapması gereken durumdur.

Bu tip işbirlikçi tipleri, muhatap almak, cevap vermek gibi bir seviye düşüklüğü olur.

İşbirlikçi ajanın amacı; polemik yaratmaktır. O önce suçlar, tartışma alanı yaratmaya çalışır. Seviyesizliğinin ve adiliğinin paylaşılmasını ister.

Bu tip işbirlikçi ajanlara dikkat.

Etki ajanları yanı başınızdadır.

Tanıdığınız biri de olabilir.

Günün Sözü: Dinleyen de dinlenir. Yanıltan da yanılır.

1 yaz.docx

YENİ TÜRKİYE’DE SİYASET VE YARGI


Nurullah AYDIN

15 Şubat 2014-ANKARA

YENİ TÜRKİYE’DE SİYASET VE YARGI

Suç’un, ahlak’ın, adalet’in, hak’kın, milli irade’nin, demokrasi’nin anlamları değişiyor.

İslamcısı, tarikatçısı, dincisi, dinsizi, sosyalisti, ulusalcısı, Atatürkçüsü, muhafazakarı, ırkçısı, milliyetçisi, ülkücüsü, demokratı, liberali, döneği, herkesin kafası karışmış durumda.

Demokrasi deniliyor; meclis suçlular meclisine dönüşüyor.

Hukuk devleti deniliyor; hukuk yandaşa göre anlam kazanıyor.

Adalet deniliyor; yandaşa karşıta göre adalet deniliyor.

Bürokrasi deniliyor; yandaşlığa dayalı yeni bürokratik yapılanma sürüyor.

Medya deniliyor; her olaya zıt görüş ortaya koyan ikicilikli anlayış ortaya çıkıyor.

Her gün yalan söyleniyor, olaylar çarpıtılıyor. Yaşa varol deniliyor.

Kim demokrat, kim baskıcı?

Kim doğruyu söylüyor, kim yalan söylüyor?

Kim gerçeği açıklıyor, kim yanıltıyor?

Kim haklı kim haksız?

Kim terörist, kim vatansever?

Halk dinli dinsiz diye etnik ve mezhep ayrışmasına yönelmiş hala birlik diyorlar.

Deniyor ki siyasetçiyi, seçilmişi, halk sandıkta ancak ve ancak cezalandırabilir onun dışında o yargılanamaz, hesap veremez.

Kanunlar çıkarılmış, Meclis şu kadar süre çalışmış, kime ne? Sana ne, bana ne?

Meclis; suçluların birbirini koruyup kolladığı, ayrıcalıklı kişilerin yer aldığı, dokunulmazlık zırhıyla donanmış, Birbirlerinin gırtlağına sarılan, burun kıranların yer aldığı yer.

Kimi suçlu gizli tanık olur, etkisizleştirilecek kişileri suçlama aleti olur.

Kimi suçlu ihale alamaz kimi suçlu ihale alır, milletvekili olur, davalar durur.

Kimi suçlu milletvekili olur, davalar durur.

Kimi suçlu yandaş olur, bürokrattır, kimse dokunamaz.

Kimi suçlu terör eyleminden dolayı tutuklanır, milletvekili olur, davalar durur.

Kimi suçu hırsızlık yapar, görev yaptı denir, korunur.

Kimi suçlu bağış adı altında rüşvet alır, bağış suç değil denir.

Deniyor ki reform paketleri ile yargıda düzenleme yapıyoruz.

Hırsızlığın, rüşvetin üzerine giden hakimi savcıyı polisi görevden alınırken, kanun adamı nasıl olur da; güçlü-etkili kişi ya da kişilerle ilgili hukuku işletebilir?

Hukuk devletinde Yargı’nın görevi; güçlüyü korumak, kollamak, garibanı ise susturmak ve sindirmek midir?

Güvencesiz kanun adamı, seyrediyor olan biteni. Arada sırada bir mankeni gözetim altına alır, gündemi meşgul eder. Çaresiz seyreder. Peki neden?

Soruyorum hukuk kimler için?

Bir tane siyasetçi, müteahhit, iş adamı, gazeteci, sanatçı ,bürokrat yargılanınca tutuklanınca hemen ayağa kalkılıyor, yargılanamaz tutuklanamaz deniliyor.

Cezaevlerine bakın. Yüz binin üzerinde cezaevinde kalanlar içinde kimler var?

Çeşitli gerekçelerle birçok kişi tutuklu, yargılanıyorlar.

Yaşanan gerçekler ortada iken bunların tartışılması yerine yıllar öncesinin konularını gündeme getirip tartıştırıyorlar.

İslam’ın ahlakı değerlerini altüst eden yeni İslamcıların etkili ve yetkili olduğu bir ülke.

Hırsızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin, yalanın, talanın suç olmaktan çıkarılmak istendiği bir ülke.

Garip Türkiyem. Tüm bunlara rağmen; seçimde oyunu neden ve niçin kime verdiğini bilmeyen garip insanlar ülkesi. Daha çok soysunlar daha çok çalıp çırpsın daha çok kandırsınlar diye yalan söyleyenlere oy veren garibanlar. Müstehaklar mı desem bilmem ki?

Demokrasi; kimler için anlaşılmıyor mu?

Günün Sözü: Kişiye göre adaletsizlik yapılıyorsa felaket yakındır.

1 yaz.docx

İSLAMCILAR VE ŞEYTANIN ÖZELLİKLERİ


Nurullah AYDIN

8 Şubat 2014-ANKARA

İSLAMCILAR VE ŞEYTANIN ÖZELLİKLERİ

Kimler; hangi kimlikte, hangi düşüncede, hangi fikirde, hangi amaçta, hangi hedefte?

Herkesin kendine göre; farklı tehlikeli düşünce, fikir, akım grup algısı vardır.

Kim neden nasıl; korkar?

Kim neden nasıl; cesur ve yüreklidir?

Kim neden nasıl; her gün esip gürler, herkese posta koyar, ses getirir.

Kim neden nasıl; işine geldiği gibi konuşmayı iyi bilir.

Kim neden nasıl; işine gelmediğinde ağzını bıçak açmaz, ya da başkalarını konuşturur?

Her gün dinden imandan, ahlaktan, Allah ve peygamberden söz eden, din sömürüsü yapan, siyaseti devlet dairelerine, cami avlularına sokanlar, hırsızlıkları sahtekarlıkları açığa çıkınca bağırmaya, çağırmaya, terör estirmeye başladılar.

İktidar gücü ile mal servet için İslamcıların birbirlerine düşmesi kaçınılmazdır.

Çünkü İslamcılar; müminleri değil de, şeytanı rehber edinenlerin yolundan gidiyorlar.

İslam tarihi; Kur’an ve peygamber odaklı çizgi ile Müslüman görünen şeytanın dostları arasındaki mücadeleler tarihidir.

Mezhepler, tarikatler, cemaatler, gruplar yığınağı ilahi mesajı tersyüz etme örgütlenmeleridir.

İnanç, sevaplar, günahlar her bir din alimi denilen şahsın görüşüne göre farklılaşmıştır.

İktidar savaşında sahabelerin çoğu; fakir, hak yolun temsilcisi Hz. Ali ve oğlu Hüseyin’e karşı malın, servetin, şehvetin esiri Muaviye ve oğlu Yezid’n yanında yer almışlardı.

Şimdi de İslamcılar aynı çizgiyi sürdürüyorlar. Kardeş denilenler birbirlerine hakaretin her çeşidini yapıyorlar.

Kasetler; herkese karşı şantaj malzemesi olarak kullanılıyor.

Kaset işini ve telefon dinlemelerini kim örgütlüyor?

Zamanında karşıtları için kullandıkları belden aşağı kasetler şimdi kendi kendilerini vuruyor.

Yıllarca cahil yığınlarının desteğini almak için din edebiyatı yaptılar.

Örtü, türbandı.

Örtü, inanç sömürüsüydü.

Örtü; özgürlük talepleriydi.

Hak, hukuk, adalet onlar için istismar aracıydı.

Şimdi ise şeytanın müridleri olduğunun açığa çıkması üzerine her dinci grup bir bardak suda fırtına koparıyor.

İslam din’inin kutsal kitabı Kur’an’a göre şeytan’ın özellikleri;

1. Sinsi ve Yalancıdır: (İbrahim Suresi 22)

2. İnsanlara Korku Vermeye Çalışır: (Al-i İmran Suresi 175)

3. Müminlerin Arasını Bozmaya Çalışır: (İsra Suresi, 53) (Maide Suresi,91)

4. İnsanları Sözde Onlara İyilik Yaptığına İkna Etmeye Çalışır: (Araf 20- 21)

5. Allah’ın Adını Kullanarak Saptırmaya Çalışır: (Fatır Suresi, 5-6)

6. Yalan Vaadlerde Bulunur.-(İbrahim Suresi 22)

7. Kuruntulara ve Kuşkulara Düşürmeye Çalışır: (Nisa Suresi 119-120)

8. Fakirlik Korkusu Vermeye Çalışır: (Bakara Suresi 268)

9. Kibir Vermeye Çalışır: (Sad Suresi 74-75)

10.Gösteriş İçin İbadet Etmeye Teşvik Eder: (Nisa Suresi 38)

11.Duygusallık Telkini Yapar: (İsra Suresi 64) (Mümtehine Suresi 1-3)

12.Detaylara Daldırır: (Bakara Suresi 67-71)

İnsan suretinde içinde şeytan olanları tanıyın. Tanıyın da kim insan, kim mümin, kim şeytan fark edin. Ona göre de destekleyin veya karşı çıkın.

Günün Sözü: İnsan insan olduğunu anlarsa, insan insanlığını bilir.

1 yaz.docx

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

Derin İstihbarat

strateji, güvenlik, araştırma, istihbarat, komplo teorileri, mizah, teknoloji, mk ultra, nwo

İSTİHBARAT

Şifresiz Yayın!