Etiket arşivi: illuminati

VİDEO : İLLUMINATİ GAME CARD / İLLUMINATİ OYUN KARTLARI (Toplam Video 3)


VİDEO : ÜNLÜLERİ VE DÜNYAMIZI YÖNLENDİREN ŞEYTANİ ÖRGÜT (Toplam Video 16)


“İlluminati” Korkutmacası !


Eğitimci Yazar Mehmet Emin Toprak, "İlluminati Korkutmacası" adlı bir köşe yazısı yayımladı. İşte Toprak’ın o yazısı:

25-30 yaş üstü insanlar bu kelimeye pek alışık değillerdir. Belki de hiç duymayanlarımız vardır. Çünkü yeni yeni literatürümüze girmektedir. Daha çok gençler arasında biliniyor!

İlluminati, dünyayı yönettiğine inanılan ve insanlardan oluşan bir teşkilat olarak tarif ediliyor. Yani bu teşkilatın onayı olmadan kişiler yükselemiyor veya en azından bu teşkilatın her şeyden haberi vardır iması pompalanıyor!

Bu fikir, gençlerin zihnine değişik şekillerde sokuluyor. Çizgi filmlerle, iletişim araçlarıyla veya medya vasıtasıyla sokuluyor!

Diyelim ki, topluma faydalı olabilecek her hangi bir insan, kaza sonucu veya faili meçhul şekilde ölür veya öldürülürse, hemen o teşkilata mal ediliyor. Kısacası gençlere şöyle bir imaj enjekte edilmekte; ayağınızı denk alın o teşkilattan (illuminati) habersiz adeta memlekette kuş uçmuyor.

Bu bir aldatmaca ve korkutmacadır! Yani fitne ve fesat şebekeleri, gençlerin elini kolunu bağlamak ve her hangi bir alanda atılım yapmalarını önlemek için senaryo uyduruyorlar. Ta ki korksun ve gelecekleri hakkında endişe edip tedirginlik yaşasın!

Hâlbuki bizler Allah’a ve O’nun isim ve sıfatlarına inanan insanlar olarak, itikadımız şu ki, yeri göğü yaratan, sonsuz gücü olan, her şeye hâkim olan bir Allah’ımız vardır. O her sesi duyar, her şeyi görür, O’ndan habersiz hiçbir şey olmaz olamaz!

Bu inanışımız şayet lafta kalmazda fiiliyata geçerse, o tür engellemeler önümüzde duramaz. Allah’ın izni olmadan bir yaprak bile sallanmıyorsa, daha neden korkalım ki… Yani korkacak olduğumuz merci bellidir. Goethe’nin şu sözünü unutmamalıyız: “Korkacağımız tek şey, korkunun kendisidir.”

Bizleri korkaklığa sürükleyen ve korkak yapan her şeyden uzaklaşmalıyız. Çünkü korkaklık, her hayırlı faaliyete çelme takar. Publilius Syrus’un dediği gibi: “ Korku bütün faziletlerin önüne set çeker.”

Onun için uyanık olalım gençler! Elimizden gelen her hayırlı hizmete koşalım! Bunu yaparken de, başkasına misilleme olsun diye değil, haklara riayet ederek ve Allah’ın rızasını gözeterek yapalım!

Sonuç olarak Eflatun’un şu sözünü hiçbir zaman unutmayalım: “ Korkaklar, hiçbir zaman zafer abideleri dikmemişlerdir.”

Korku hissimizi yerinde kullanmak dileğiyle saygılar sunarım.

VİDEO : Komplo Teorisyeni David Icke Illuminati’nin maneviyatla olan savaşını anlatıyor !!! /// @siring


VIDEOYU GÖRMEK İÇİN TIKLA.

VİDEO : ILLUMINATI HAYRANI NAGEHAN ALÇI


VİDEO : Illuminati : Türkiye Zihin Kontrolü (Toplam Video 6)


VİDEO : ILLUMİNATİ NEDİR,AMACI VE GÜCÜ


http://www.youtube.com/watch?feature=em-share_video_user&v=LdeUUNYhbBg&gl=TR

Her taşın altında Illuminati mi var ???????? /// @siring


İlluminati bahsine yerli-yabancı kaldığımız yerden devam edelim. Çünkü bu örgütlenme karanlık bir geçmişe sahiptir ve ideolojilerin üstündedir.

Yerküredeki toplumsal dönüşümlerin seyrini o belirlemektedir. Mademki dünyanın sahipleri var. Sahiplerimizi tanıyalım; kimle dalaşacağımızı bilelim.

* 28 Şubat postmodern darbesi bir BOP projesidir. Darbe olarak adlandırılan bu dönem ABD desteğiyle AKP’nin sancılı doğumundan ibarettir. Doğum sırasında anne (Refah Partisi) vefat etmiş, ama ülkemize gayet gürbüz ve tombalak bir çocuk armağan etmiştir. 28 Şubatta sivil-asker kesimden görevli (İlluminati) insanlar var mıydı diye şüphelenmedim desem yalan olur.

* Ortadoğu ile kapsamlı bir biçimde ilk ilgilenen ABD başkanı Dwight Eisenhower’dır. Bu bölge ile ilgili geliştirdiği projeye Eisenhower Doktrini denilmektedir. Aynı amaçlarla kurulan Eisenhower vakfı 100’ü aşkın ülkede faaliyet göstermektedir. Bu vakıf bir zamanlar DSİ Genel Müdürü olan Süleyman Demirel’i neden bursiyer seçip ABD’ye davet etmiştir? Bir süre sonra Demirel 41 yaşında Türkiye Başbakanı olmuştur. Tesadüf müdür?

* Danıştay’ın iptal kararına rağmen Irak ve Suriye sınırındaki mayınları İsrail’e temizletip, bunun karşılığında 44 yıllığına toprakları İsrail’e kiralamak isteyenler, hiç van minütsüz İsrail ile kıç kıça yaşamaya kalkanlar kimlerdi? Talep nereden, talimat kimlerden geliyordu? Ortadoğu’da Yahudi egemenliği bir İlluminati projesidir.

* Türkiye-Suriye krizinde düğmeye kim bastı? Akçakale’yi kim vurdu? Türk uçağını Suriye hava sahasına kim sürdü? Uçak neden düştü? Konuyu gündemden kim çıkardı? Ortadoğu’da kimlerle dans ediyoruz? Hangi el hem Suriye’yi, hem Türkiye’yi tokatlıyor?

* 1969 yılında İstanbul’da Beyazıt Meydanı’nda Amerikan 6. filosunu protesto eylemi yapan gençlik örgütlerine gericiler ve ülkücüler neden saldırmıştır? İrticanın Amerikan sevdası o zamanlar mı başlamıştı? Amerika’nın Türkçülük ve İslamcılıkla alakası neydi? Bu nasıl bir ittifaktı?

* Nihal Atsız ile ırkçılık-Turancılık davasından yargılanan kadim dostu Alpaslan Türkeş daha sonra ABD’ne gitmiş, Amerikan Harp Akademisi’nde okuyup NATO’da görev aldıktan sonra Nihal Atsız ile yollarını ayırmıştır. Çünkü o artık Türkçü değil, Türk-İslamcıdır. Bu değişimin nedenini bilen var mı?

* Gürcü asıllı Eduard Şevardnadze Sovyetlerde Politbüro üyeliğine kadar yükselmiş bir siyasetçidir. SSCB dışişleri bakanlığını yürüttüğü dönemde Sovyetler Afganistan’dan çekilmiş, ABD ile anlaşmalar yapmış, Doğu Avrupa ülkelerindeki komünist yönetimlerin çöküşünü onaylamıştır. Gorbaçov’un Glasnost ve Perestroyka politikalarını primer olarak uygulayan kişidir. Gürcistan Devlet Başkanı iken ABD tezgahı “Gül devrimi” ile yerini Saakaşvili’ye bırakmıştır. Şevardnadze bir görevli midir? (İlluminati).

* Atatürk’ün alkole bağlı sirozdan öldüğü söylenir. Oysa Atatürk karaciğeri iflas ettirecek kadar yoğun alkol alan birisi değildi. Asıl mesele, sıtma tedavisi için yüksek miktarda kinin yüklenmesi nedeniyle karaciğer hasarı oluşması ve buna bağlı sirozdan ölümdür. Tipik bir malpraktis (yanlış tedavi) söz konusudur. Atatürk mason localarını kapattırmıştı. Tedavisini yapan hekimin mason locası üstad-ı azamlarından olduğu doğru mudur? Peki, Atatürk’e otopsi yapılarak ölüm nedeni niçin açığa çıkarılmamıştır? Kimsenin günahını almak istemem ama ben bunu da İlluminati’nin defterine yazıyorum.

* ABD’nin 35. devlet başkanı olan John Fitzgerald Kennedy 1963 yılında suikasta kurban gitmiştir. Kennedy İsrail’in nükleer programını desteklemiyordu. Saldırıda MOSSAD’ın parmağı olması muhtemel. Kennedy’nin katili Lee Harvey Oswald’ı bir İsraillinin öldürmesi de tesadüf değildir. Öte yanda Kennedy’nin muhalifi bir Amerikan şahinler grubu vardı. Suikastta MOSSAD, Pentagon, FBI ve CIA ortak çalıştı dersek abartmış olmayız. Kennedy’nin ölümüyle yerine geçen yardımcısı Lyndon Johnson’ın ilk icraatı da Vietnam savaşına duhul etmesidir. Ne garip değil mi? Dünya sessiz sedasız seyretmekte, tarih ise çok farklı yazılmaktaydı (İlluminati). İsrail bugün Ortadoğu’da nükleer bir güçtür.

* 2006-2008 yılları arasında beş Aselsan mühendisinin şüpheli ölümü de küresel mafyayı akla getirmektedir. Mühendislerin kritik silah ve uçak teknolojilerinde, özellikle şifre sistemleri ve işletim mekanizmaları konusunda uzman olmaları şüpheleri artırmaktadır. Silah sanayi illuminatinin temel dokusudur. Üçüncü dünya bu sektörde bağımsız çalışamaz. Türkiye bu ölümleri aydınlatabilecek mi?

* İlluminati, geçmişi 18. yüzyıla uzanan bir örgütlenmedir. Günümüzde artık bu kavram kullanılmamaktadır. İlluminati’yi artık Amerika’da CFR (Council on Foreign Relations/Dış İlişkiler Konseyi), Avrupa’da Bilderberg ve CFR’nin Atlantik ötesi ülkelerde CIA tarafindan örgütledigi Trilateral Komisyon temsil etmektedir. Evrenin hakimleri (Masters of the Universe) bunlardır. En sevdikleri ve en kolay yaptıkları iş Müslümanları buldukları yerde pataklamaktır. (Irak, Libya, Suriye, Lübnan, Bosna vs). Bu sözlerle İlluminati konusunu kapatıyorum. Sonuçta biz de hancı değil yolcuyuz. Yeni kuşakların uyanık olması gerekiyor. Direksiyon ezilen ulusların elinde değildir. Güzergahı da Godfather belirliyor. Bu bağlamda “halkım da halkım, uyanıver halkım” diye zırlamanın alemi yoktur. Türkiye’de mücadele veren bir avuç aydının elinden ne gelir, bilemiyorum. Hayırlısı.

Dr. Hasan Vasfi Altay

“THE CEMAAT” İLLUMİNATİ’YE Mİ HİZMET EDİYOR..? /// CC : @E_Sarizeybek @erdalsarizeybek


***

Cemaat kurumlarına nasıl isim veriliyor..

Cemaat okullarının dünya genelindeki gelişim ve yayılmasını uzun yıllardır yakından takip ediyorum. Özellikle Fethullah Gülen’in Amerika Birleşik Devletleri’ne ‘yerleşmesinin’ ardından Amerikan halkının cebinden çıkan paralarla bu ülkedeki ‘Charter Schools’ sistemi üzerinden inanılmaz bir hızla ülkenin en büyük eğitim kurumları zincirinin sistematik bir şekilde oluşturulması sürecini dikkatle izledim. Bu süreçte ve hala devam etmekte olan camiaya yönelik başta vize usulsüzlükleri, mali yolsuzluklar gibi adli süreç ve iddialar nedense Türkiye’de gündeme gelmedi. Bugün ABD’de Gülen Cemaati ve okullarına karşı küçümsenmeyecek derecede tepki duyan, şüpheyle bakan ve mücadele eden ciddi bir kitle oluşmaya başladı. Önümüzdeki dönemde bu konuda ciddi gelişmeler olabileceği kanaatindeyim.

Her ne kadar FBI resmi sitesinde cemaat kurumlarıyla olan ilişkisini açıkça ortaya koysa da; Fethullah Gülen CIA mensuplarının referanslarıyla[i] ABD’den Yeşil Kart aldıysa da unutulmamalıdır ki türlü kusuruna rağmen ABD bir hukuk devletidir.

Gelelim esas konuya. Biliyorsunuz son günlerde çocuklara isim koyma konusu gündeme geldi. Önce Samsun Müftüsü sonra da Taraf Gazetesi yazarı Ramazan Rasim ve Zaman yazarı Beşir Ayvazoğlu çocuklara verilen isimler üzerine nitekim hakkında Diyanet’in de açıklama gereği duyduğu yorumlar yaptılar. İşte bu tartışmayı bir adım ileri taşımak istiyorum. Hazır Evrim ve Devrim gibi isimlere sahip kimselerin ilahiyatçılığını tartışırken cemaat kurum ve kuruluşlarının isimleri üzerinde de bir fikir jimnastiği yapmaya ne dersiniz?

İSLAMİYET DIŞI SEMBOLLER

İsimler tıpkı mimari, arma, renkler vs. gibi çok tanrılı dinler döneminden beri hermetik, mitolojik, ezoterik, kabala vb. inanç/düşünce sistemlerinin, gizli örgüt ve öğretilerin (Gül-Haç, İlluminati gibi) fetiş derecesinde önemsedikleri sembolizm kavramının çok önemli bir unsurudur. Bugün bu tür öğreti, akım ve yapılanmaların sayılı temel başvuru kaynaklarından biri olan Manly P. Hall’un ‘Tüm Çağların Gizli Öğretileri’ adlı kitabında sembolizm “gizemlerin en gizlisi ve en kadim olanı”[ii] şeklinde tanımlanır.

Burada ilginç ve şaşırtıcı olan cemaat kurum ve kuruluşlarının adlarına baktığımızda yukarıda değindiğim İslamiyet dışı inanç, felsefe, mit, öğreti ve örgütlerin sembollerini yaygın bir şekilde kullanması. Geçtiğimiz günlerde Fethullah Gülen’in kendi sitesinde ve hareketin medya uzantılarında kendisinin cemaat dergilerinin mizanpajına kadar ilgilendiği bilgisinden yola çıkarak bu isimlerin Gülen’in bilgisi dışında verildiğini söylemek kolay değil.[iii]

Öte yandan bu konuyu daha önce tartıştığım bir ‘hizmet gönüllüsünün’ “Müslüman olmayan ülkelerde nasıl İslami/Türk isimler verelim?” argümanı ise geçtiğimiz günlerde Güney Afrika Cumhuriyeti’nde açılan ve bünyesinde bir okulu da barındıran Nizamülmülk Külliyesi ile birlikte anlamını tamamen yitirmiş oldu. Müslüman nüfusun sadece %1.5 olduğu bir ülkede böyle bir isim verilebiliyorsa bu her yerde yapılabilir.

NEW AGE ETKİSİ Mİ

Cemaat kurum ve kuruluşlarının isimlerine baktığınızda göreceğiniz ilk şey inanılmaz bir kosmos, uzay, gökyüzü vurgusu. Mitoloji, çok tanrılı dinler, New Age dinler ve gizli öğretilerin temel öğelerinden olan bu konuların tek tanrılı bir din olan İslam dinine ‘hizmet’ eden bir hareket tarafından bu kadar sık kullanılması şaşırtıcı bir durum değil mi? Aşağıda sadece bir kısmını sıraladığım isimlerleri okuduğunuz zaman aklınıza gelen din bir New Age uzay dini mi, yoksa İslam mı?

· Sky Foundation (Gökyüzü Vakfı), ABD
· Cosmicus Stichting (Kosmos Vakfı), Hollanda
· Samanyolu TV
· Cosmos Foundation (Kosmos Vakfı), ABD
· Milkyway Education Center (Samanyolu Eğitim Merkezi), ABD
· Feza Medya
· Star College (Yıldız Koleji), G.Afrika
· Sema Foundation (Sema Vakfı), ABD/Arnavutluk

İSİM VERİRKEN GÖKYÜZÜNE BAKMAK

Sayısız dini kaynaktan ve bizzat Kuran’dan tüm tek tanrılı dinler gibi İslam dininin de karşılaştığı engeller arasında gök cisimlerine ve onlarla ilişkilendirilen tanrı ile putlara tapmanın olduğunu biliyoruz. Nitekim Kuran’da çeşitli ayetlerde (örneğin Neml Suresi – Ayet 24/25; Fussilet Suresi – Ayet 37) bu durum anlatılmıştır.
Bu isimleri Kuran çerçevesinde açıklamak mümkün. Ancak örneğin biz Türklerdeki Göktanrı gibi bir ilahı olan, semayı Şaman inancındaki gibi kudsiyetin merkezi sayan sayısız (Müslüman) topluluğun olduğu gerçeği ortadayken, çocukken hepimiz büyüklerimizce “Allah gökyüzünde değil, her yerdedir” diye uyarılırken cemaatin kurum ve kuruluşlarına isim verirken sıklıkla gökyüzüne bakması sizce de garip değil mi?

Sadece İslam’ın değil tüm tek tanrılı dinlerin gökyüzüne, uzay ve oradaki cisim ile varlıklara inanan, medet uman, açık veya gizli tapan çevrelerle olan ‘mücadelesinin’ bittiğini söylemek kesinlikle doğru olmaz. Bu bağlamda monoteist dinlerden önceki inanç biçimlerinin büyük bir diriliş gösterdiği (Şamanizm, Paganizm, Mitraizm, Wicca vs.) ve New Age dinlerin (geçmişte Türkiye’de gündeme gelen Uzay dini Raelyanlık gibi) ortaya çıktığı bir dönemde bu inançların merkezinde yer alan, gizli, yarı gizli ve açık kimi cemiyetlerin felsefesinin terminolojisine devamlı bir şekilde referansda bulunulmasını anlamak oldukça güç.

Geçtiğimiz günlerde Pennsylvania’da Gülen’i ziyaret eden Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan bir yazısında[iv] laikliği, sporu, futbolu ve ulus devleti Neo-Paganizm olarak yorumlayabilirken nedense cemaatin bu Pagan sembollere olan ilgisini sorgulamak hiç aklına gelmiyor. Zaten kendisinin “Hocaefendi’ye” soru sorabilecek durumda olmadığını yine kendisinin ziyaret sonrasında yazdığı yazısından biliyoruz. Halbuki yine Kaplan bir başka yazısında güzelliklerin putlaştırılarak bitirildiğini yazmıştı.[v]

DİNLER ARASI DİYALOG MESELESİ

Kosmos temasından sonra cemaatin isim verirken ilham aldığı diğer bir alan ise meşhur ‘diyalog’ meselesi. Hareketin İslamcı çevreler dahil en çok eleştiri alan ve kimi çevrelerce destek gören boyutunu teşkil eden dinler arası diyalog vizyon ve vazifesini ortaya koyan isimlerden bazıları şunlar:

· Harmony Schools (Uyum Okulları), ABD
· Amity Schools (Dostluk Okulları), ABD
· Tolerance Foundation (Tolerans Derneği), ABD
· Peace Valley Foundation (Barış Vadisi Dernegi) , ABD
· Peace Islands Foundation (Barış Adaları Derneği), ABD

Öncellikle İslam dinine hizmet ettiklerini iddia eden bu camianın Ali İmran Suresi – Ayet 19’dan (Allah katında din, ancak İslâm dinidir) bihaber olduğunu elbette düşünmüyorum. Belli amaçlara hizmet edecek Ekümenik bir dünya dini yaratılması planının sadece İslam’a yönelik bir tehdit olmadığını malum çevrelerce Yunanistan’da yaşadığım dönemde Ortodoksluğa karşı yapılan operasyonlara şahit olduğumdan çok iyi biliyorum. Protestan/dönüştürülmüş ‘light’ bir İslam yaratma arzusu bugün iktidar ve cemaatin maşası olduğu diğer tek tanrılı dinlere karşı da yönetilen büyük bir proje (uydurma dini bayramlar vs.). Nitekim İslamcı düşünür Mehmet Şefket Eygi de ‘Yeni Bir Din Türetilmek İstiyor’[vi] başlıklı yazısında bu konuya dikkat çekmişti. Burada işaret edilenlerden bazıları şunlardı:

· Kelime-i Tevhid’in ilk kısmını söylemek, gerektiğinde ikinci kısmını (Yahudileri ve Hıristiyanları üzmemek için) söylememek.

· Kur’andaki "Allah katında (hak ve geçerli) din İslam’dır" temel inancını kaldırıp, onun yerine "Üç hak ibrahimî din vardır. Bunların üçünün mensupları da ehl-i necat ve ehl-i Cennet’tir" inancını getirmek.

· İslam’ın tek hak din olduğu inancını kaldırıp, onun yerine üç İbrahimî hak din vardır inancını ikame etmek.

· Yahudilerin ve Hıristiyanların, Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselamın son Peygamber olduğunu inkar etmelerine önem vermemek.

· Tevhid ile Teslis inancını, âmentü bakımından bir görmek.

MEVLANA NEDEN KULLANILIYOR

Ortodoksluğa değinmişken Gülen okullarına verilen isimler arasında Hristiyan teolojisine ait kavramların da bulunduğunu belirtmekte fayda var. Örneğin Belçika’da kullanılan ‘Lucerna’ bir Katolik ayini olan Lucernarium kelimesinden (Latince) geliyor. Benzer şekilde cemaatin Hollanda’daki seminer ve konferanslar gibi etkinlikler düzenleyen öğrenci ağının/derneğinin adı ‘Peritus’. Peritus Katolik kilisesinin Ekümenik Konseyi’ne tavsiyelerde bulunan teologlara verilen ünvan. Örneğin şimdiki Papa Joseph Ratzinger de bir Peritus idi.[vii]

Bazılarının yukarıda yazdıklarıma “ama Mevlana ile ilgili isimler çeşitli yerlerde kullanılıyor” (Rumi Forum-ABD/Almanya, Rumi Diyalog Merkezi-İngiltere vs.) dediğini duyar gibi oluyorum. Konuya vakıf olanlarca bilindiği üzere Mevlana veya onların kullandığı şekliyle Rumi başta masonik inanış ve yapılar olmak üzere bu tür hareketler içerisinde önemli bir yer tutar. Bunun başlıca sebebi Mevlana’nın “Ne olursan ol, yine gel” sözünün bu çevrelerce kendi çıkar ve hedefleri çerçevesinde değerlendirme ve kullanılmasının bir sonucu.

Buna bağlı olarak Mesnevi bugün birçok ülkede İncil’den sonra en çok satan kitaplardan biri. Mevlana (Amerika’nın en popüler şairi)[viii] İranlı/Pers sufist/şair olarak bilinir ve Türklük ile özdeşleştirilmez. Kısacası Mevlana’nın hümanizmi yaratılmak istenen evrensel din için geçmişten beri bir araç idi ve öyle olmaya devam ediyor. Dolayısıyla cemaat ile onu yaratıp bu sürece dahil eden güçlerin yüzyıllardır alışageldiği üzere bu yolda bu güzel ve özel insanı kullanması yeni bir durum değil. Yani diğer bir deyişle Rumi bu çevrelerin elinde kapitalizmine oyuncak olan Che figüründen farksız değil.

YENİ BİR DÜNYA

Başta (V)akit paçavrası olmak üzere ülkemizde kişi ve kurumları hedef göstermeyi ilke edinmiş bazı yayın organları ve çevreler olduğunu biliyoruz. Siyonist, mason, Ergenekoncu gibi yaftalar ile infazlarda bulunan bu kesimler nedense hiç kendi çevrelerine bakmazlar. Amerika merkezli operatörlerden cep telefonlarına İlker Başbuğ’un Yahudi olduğu yollunda SMS’ler atar, Eurovision temsilcimiz Can Bonomo’nun klibinde Illuminati mesajı verdiğini iddia ederler ama örneğin ‘Altın Nesil’[ix], ‘Işık Evi’[x] gibi uygulama ve kavramların yüzyıllardır kullanılan gizli örgüt (mason vs.) terminolojisinden geldiğini görmezden gelir, hasıraltı ederler.

Bu duruma en güzel örnek en son Türkçe Olimpiyatlarında yaşandı. Gizli örgüt ve öğretilerin en bilinen slogan/ideallerinden biri olan, ABD dolarına kadar giren ve cemaatin göbekten bağlı olduğu Neoconlarca her fırsatta dile getirilen ‘Yeni Bir Dünya (Düzeni)’ Türkçe Olimpiyatlarının resmi şarkısı oldu. Bonomo’nun şarkısında Illuminati sembolleri arayan keskin gözler, kulaklar elbette yine kör ve sağır olmuştu.
()

MASON LOCALARIYLA AYNI İSİMLER

Yine çok ilginçtir ki Gülen hareketine ait kurum ve kuruluşların büyük bir çoğunluğu ile aynı ismi taşıyan mason locaları dünyanın dört bir yanında mevcut. Bazı örnekler vermek gerekirse.

· Harmony Masonic Lodge
· Meridian Masonic Lodge
· Amity Masonic Lodge
· Pinnacle Masonic Lodge
· HERCULES Masonic Lodge

Buna bağlı oralarak Illuminati/Mason terminolojisi ve sembolizmi ile birebir örtüşen sayısız örneği sıralayabilirim. Romanya’daki Lumina, Burundi’deki Lumiere okulları ve Infinite Light adlı internet sitesi ve en önemlisi Gülen’in kendi kişisel internet sitesi Herkül (herkul.org) bunlardan sadece bazıları.
Buraya kadar yazdıklarımın tamamı konusunda akıl ve mantık çerçevesinde ikna olabilirim. Ancak hiçbir açıklama bana Illuminati/Mason ritüelleri ve inançları içerisinde çok büyük bir önem taşıyan Herkül (Hercules) figür/sembolünün Fethullah Gülen tarafından bilinçsiz bir şekilde veya son günlerin moda tabiri ile sehven seçildiğine inandıramaz.

CEMAAT KİMLERE HİZMET EDİYOR

Gülen ve hareketinin İslam’dan kopup farklı denizlere yelken açtığı gerçeğini farklı bir pencereden sunmaya çalıştım ve bu kanaatimde yalnız değilim. Bakın İslamcı düşünür, yazar ve aktivist Hamza Türkmen bir yazısında ne diyor….

Artık Hizmet, adeta Bahailik veya Moon Hareketi gibi küresel bir dünya dini projesi peşinde. Moon tarikatı gibi neredeyse “Dünya barışı için küresel aile federasyonu”nu hedef almaktadır.[xi]

Benzer şekilde Alman Der Spiegel de cemaati bir New Age dini olan Scientology’ye benzetmişti.[xii] Yine yukarıda referansda bulunduğum Eygi, İslam’ın dejenere edildiğini yazmış ve “Müslümanların içine modern İbn Sebe’ler, Hempher’ler, Lawrence’lar mı girdi?” diye sormuş ve “Mutlaka girmiş olmalı. Çünkü tek kimlikli bir Müslüman ne kadar akılsız ve ahlaksız olursa olsun, dini tahrip konusunda bu kadar şeytanlık, cinlik, hainlik, ifritlik yapamaz” diye cevaplayarak İslamî hareketin içine sızmış iki kimlikli sahte Müslüman Kriptolar, casuslar, ajanlar, provokatörler, istihbaratçılar bizi paramparça ettiler” diye eklemişti.[xiii]

Sonuç olarak ABD’den sıradışı bir İslam (din) alimi olduğu için CIA kefaletiyle Yeşil Kart alan Gülen’in bu taraklarda bezi olmadığını kabul etsek bile o üstün din bilgisiyle yukarıda sıraladığım detaylardan bihaber olması mümkün değil. Dolayısıyla “ben yazmadım, kuzenim yazdı” türü açıklamalar özellikle kendi sitesi Herkül için geçerlilik taşımıyor. Sadece benim değil, yukarıda alıntı yaptığım İslamcı yazar ve düşünürlerin de Hizmet Hareketi’nin aslında kimlere hizmet ettiği konusundaki kaygılarını paylaşmamak mümkün değil.

Hz. Muhammed diyalogcu değildi ve yine Eygi’nin bir yazısının başlığında dediği gibi “Bediüzzaman (da) Diyalogçu Değildi”[xiv]. ‘Yoksa Recep Tayyip Erdoğan’ın Milli Görüş gömleğini çıkardığı gibi Fethullah Gülen de İslam gömleğini mi çıkardı?’ diye sormadan edemiyorum kendime.

Tantum religio potuit suadere malorum…[xv]

K. Murat YILDIZ

twitter.com/kmyildiz

[i] http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=9276671
[ii] Manly P. Hall, Tüm Çağların Gizli Öğretileri, s. 237.
[iii] http://www.herkul.org/index.php/herkul-nagme/9778-117-nagme-dergilerin-gelecek-say-lar-n-n-mizanpajlar-yap-l-rken-cok-oezel-goeruentueler
[iv] http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?t=24.08.2012&y=YusufKaplan
[v] http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/Default.aspx?t=04.06.2012&y=YusufKaplan
[vi] http://www.milligazete.com.tr/makale/yeni-bir-din-turetilmek-isteniyor-238496.htm
[vii] http://en.wikipedia.org/wiki/Peritus
[viii] http://news.bbc.co.uk/2/hi/south_asia/7016090.stm
[ix] Jenny White, Muslim Nationalism and the New Turks, s. 37.
[x] Manly P. Hall, Tüm Çağların Gizli Öğretileri, s. 667 .
[xi] http://www.haksozhaber.net/ben-islamci-degilim-diyenler-ve-gulen-cizgisi–25837yy.htm
[xii] http://www.duzceyerelhaber.com/haber-detay.asp?id=7422&gulen_cemaati_scientology_gibi
[xiii] http://www.milligazete.com.tr/makale/islam%C3%AE-hareket-nasil-dejenere-edildi-246975.htm
[xiv] http://www.milligazete.com.tr/makale/bediuzzaman-diyalogcu-degildi-246693.htm
[xv] Lucretius

ODATV

Toplumlara da gem vurulabilir! İLLUMİNATİ?


Kişiler, kurumlar, olaylar ve olgular arasında çoğu zaman bir illiyet bağı kurmayız. Oysa hayat tesadüfler içermez. Ne olacaksa o olacaktır. (Que sera sera). Bu durumda Türkiye’nin darbelerini, komprador burjuvaziyi, tarikat ve cemaatleri ve yarım asırdan fazla süren Amerikanofil yönetimleri nasıl izah edeceğiz?

Türkiye niye yeni bir lider çıkaramıyor? Sosyal demokratlar ve sosyalistler neden hiç iktidar olamıyor? Ben biraz düşününce kolayını buldum. Bireyler toplumdan, toplumlar da Godfather’dan bağımsız değil. Üçüncü dünyada özgür düşünce diye bir şey yoktur. Bir kurgulama yapılmış, senaryo yazılmış, aktörler ayarlanmıştır. Her bir ülke bir laboratuar tezgahına dönüşmüş durumda. Demokrasi sadece işin mezesi.

Çoğu kez yaşadıklarımızı algılıyoruz ama anlamlandıramıyoruz. Türkiye için yakın geçmişten birkaç örnek vereyim. Faşist darbenin başbakan yardımcısı Turgut Özal nasıl sorgusuz sualsiz demokrat ilan edilmişti?

Pentagon’un Kürdistan haritasına neden Türkiye’den hiç kimse tepki koymamıştı? Bülent Ecevit 12 Eylül sonrası CHP ile irtibatını nasıl kesmiştir? 2002 yılında MHP neden erken seçim önerisi getirdi? Derdi neydi, neden kaynamıştı?

Deniz Baykal 2002 seçimlerinde meclise giremeyen Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasağının kalkması ve YSK’nın Siirt seçimlerini yenilemesiyle meclise girip başbakan olmasını neden onaylamıştır? MHP cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Abdullah Gül’e neden destek vermiştir?

Zamanında Susurluk’u es geçen zevat Ergenekon’a neden balıklama dalmıştır? Eski sosyal demokrat Ertuğrul Günay her türlü tepkiyi ve dışlanmayı göze alarak AKP’ye neden katılmıştır? Eski devrimci Ufuk Uras hangi bezirganların kuyruğuna takılmıştır?

Habur açılımı ve Oslo görüşmelerine rağmen AKP’nin oyu neden artmaktadır? Milliyetçi halk kesimleri buhar mı olmuştur? Eski solcular niye birden bire liberalizmi keşfettiler?

Geçmişte AKP’nin Karunlaştığını söyleyen Numan Kurtulmuş neden AKP’li oldu? Milliyetçi MHP emperyalizmin Suriye savaşını neden benimsemektedir?

Peki, cemaatin farklı dinlerle yakınlaşmasını nasıl açıklayacağız? Üniversiteler neden bilim üretemiyor? Yirmi birinci yüzyılda ılımlı İslam’ı kim keşfetti?

Hülasa, bu ülkenin de bir davası var ama o davanın sahipleri bizler değiliz. Bu meyanda, uluslararası gelişmelere de bir bakalım. Gorbaçov yetmiş yıllık devrimin üzerini nasıl çizdi? Saddam Hüseyin yedirmeyeceklerini bilmesine rağmen Kuveyt’i neden işgal etti?

Ukrayna’da pembe devrim nasıl gerçekleşti? Arap baharı neden devrim teoriğinden yoksun tüm Arap ülkelerinde eş zamanlı yaşanmaya başladı?

Bu soruları çoğaltabiliriz. Bu karmaşayı sosyolojiyle veya toplum psikolojisiyle filan açıklamak zor. Bu dünyaya selamsız gelip üryan gidenlerin yanında bir de görevlilerin olabileceğini düşünmekte fayda var. Bu bağlamda, tek tek bireyler ve dahi toplumlar bir zihin kontrolünden geçmektedir. Bu dünyayı döndüren bir sistem vardır ve çıkıntılık yapanlar ıskartaya çıkarılmaktadır. Godfather insanların düşünce sistematiğini denetim altında tutmaktadır. Temel argümanların da radyo dalgaları ve toplum genotiplemesi olması mümkündür.

Ülkelerin gen haritası da çıkarılmış olabilir. (Oktar Babuna olayını anımsayın). Benimkisi paranoya gibi gözükecektir. Ama baba (Godfather) tesadüf çıkışlar istemiyor. Godfather kavramını ABD veya Avrupa’yla açıklayamam, uluslar ötesidir.

Mükemmel bir teknolojiye, sonsuzluğu hedef alan bir zekaya ve geleceğe dair, kehanetin ötesinde donelere sahiptir. Bu temelde, Türkiye’nin istikbalinde Türk insanının bir inisiyatifi bulunmamaktadır. Mesela, menüde ileri demokrasi varsa kimse sofradan kalkamaz. Muhafazakarı, liberali, faşisti herkes kaseye kaşık sallayacaktır. ABD ve Avrupa’ya da hükmeden illuminatidir. Kimi görevliler de muhtemelen aramızda. Ama biz onların gerçek kimliğini bilemiyoruz. Hepsi seçilmiş, ayarlanmış, duygulardan arınmış, zeki ve sağlıklı insanlar.

Muhtemelen saçmaladığımı düşüneceksiniz. Ne yapalım. İslamcı demokrasiye dair felsefi, sosyolojik, psikolojik herhangi bir izahım yoktur. Düzen bize fena halde saydırınca şalter atmıştır. Cinlerle, perilerle teşrik-i mesai yapmaktansa illuminati bana daha anlamlı geldi. Deli olma hakkımı kullanıyorum.

Dr. Hasan Vasfi Altay

KORHABER’İN NOTU

Aslında illuminati için Dünya’nın kontrol merkezi desek, pek de yanılmış olmayız. Çünkü bu örgüt, bulunduğumuz sistemin başında yönetici katogerisinde bulunanların doğrudan veya dolaylı olarak illuminati’ye hizmet ettiği var sayılıyor.

İlk olarak 1 Mayıs 1776′da Adam Weishaupt isimli Kabbalacı bir Hukuk Profesörü ve Baron von Knigge ile kurulan gizli topluluktur. Ayrıca İlluminati’nin sözcük anlamı ‘Aydınlanmış Olanlar’ anlamına gelmektedir.

Rönesans döneminde kurulmuş olan bu topluluğun amacı kelime anlamına eşdeğer olan insanların düşüncelerini hür kılmak, dinsel dogmatik düşüncelerden arındırmak ve Newtoncu pozitif bilimi geliştirmek olsa da, Dünya siyasi tarihinin en fazla komplo teorisi almış topluluğudur.

Son derece gizlilik içinde tutulan üyelerin kayıtları ve bilgilerini kimse bilmemekteydi. Üyerlerin her birinin kod adları olup, yazışma ve haberleşmede bu takma adlar kullanılmaktaydı.

Örnek vermek gerekirse, Adam Weishaupt’un kod adı ‘Spartacus’ idi.

En başta 12 kişilik üye ile kurulan bu topluluk daha sonra 80 kişiye ulaşmıştır. 1874′de İlluminati, gizli siyasi amaçları olduğu öne sürülerek yasaklanmıştı. Fakat benimde en dikkatimi çeken nokta ise 19. yüzyılın başlarında ünlü Alman filozof Hegel’in katılımı bu topluluğa yeni bir nefes, canlılık katmış ve İlluminati eski parlak dönemine geri dönmüş.

İlluminati, üyesi olan Hegel’in tez-antitez kuramlarıyla Yeni Dünya Düzeni düşüncesinin geliştiği bir ütopya topluluğu haline gelmiştir. İlluminati daha sonra dinsel dogmatik düşüncelerin egemen olduğu İtalya’ya ulaşmıştır ve ünlü rönesansçı şahıslar tarafından Katolik Kilisesi’ne siyasi bir savaş başlatmıştır. Bu savaşın amacı ise bilimin ispatladığı gerçekler için kiliseyi ikna ettirmekti.

Günümüzde dahi son derece faal olan bu örgüt birçok siyasi, askeri ve ekonomik olayın sorumlusu haline gelmiştir.Birçok ABD Başkanı illuminati’ye hizmet etmiş olup alınan tüm siyasi kararların illuminati’den geçtiği düşünülüyor.

Myron Fagan’a göre Waterloo Savaşı, Fransız İhtilali ve açıklanamayan John F. Kennedy suikasti bu örgütün işidir.

Dikkat çeken başka br nokta ise Holywood film sektörü bu örgütün elindedir. Günümüzde ise 10 adet yöneticisi ve 300′e yakın alt kadrosu bulunduğu, bu grubun içinde tanınmış ünlüler, bankacılar ve sanatçıların bulunduğu iddia edilmektedir.

Gelelim bu Dünya’yı yöneten bu dev örgütün nasıl yürütüldüğüne:

Öncelikle her yıl bir kere toplanan İlluminati topluluğu, ‘Yeni Dünya’ ve ‘Tek Din’ planlarını masaya yatırıyor.

Peki bunu nasıl yapmayı planlıyorlar?

Kendi düzenlerini, ilkelerini benimsetmek ve yoluna koymak için ülkeler arası çıkar kavgaları, ekonomik krizler ve terrör yanlısı savaş sinyalleri ile ellerinde tuttukları güç ile Dünya geleceğine yön çiziyorlar. Peki bunu neden mi yapıyorlar? işte sebebi; İlluminati örgütünün esas ilkesi ‘kaostan kaynaklanan düzen’ olarak nitelendirilen var olan rejimi bozup, tek devlet ve tek dine dayalı istedikleri tek dünyayı kurmak..

Örgütün geçmişinde ki diğer ilginç nokta ise tarihe göz attığımızda ortaya çıkmakta. İlluminati’nin seçkin üyeleri Yuvarlak Masa tabirini verdikleri plan ve programların görüşüldüğü bir konsey oluşturdular. Oluşturdukları alt kadrolar diğer ülkelere yayılmış ve devlet adamlarını kapsamaktaydı. Bunun etkisi ise 1. Dünya Savaşında görülüyordu.

Peki nasıl mı? Savaşta yer alan karşıt ülkelerin temsilcileri savaşın devamında Yuvarlak Masa’da bir araya gelip savaşın gidişatı ve sonucunda çıkacak çıkar ortamları konusunda planlarını görüşüyorlardı. Savaşın çıkış sebebinden, Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar plan program içinde olan İlluminati, savaşların sonucunda çıkan düzensizlikten faydalanıp hedeflerindeki Tek Dünya için bütün ülkeleri çemberi içine almış olacaktı.

Bu bilgiyi de sizinle paylaşmak isterim ki; İlluminati’nin On Gizli Liderinin serveti, 102 bagımsız devletin gayri safi milli hasılasından daha fazladır. Şu anda ABD’nin uyguladığı diğer strateji ise enerji kaynaklarını ele geçirmektir. Hatta ABD’den Christoper Fettews, Parameter dergisindeki makalesinde şöyle diyor: Orta Asya ve Hazar denizini merkez bölge olarak niteleyip, bu bölgenin önemli Enerji kaynaklarına sahip olunmuştur. Söz konusu rezervlerin kontrolü için ABD, Rusya, Çin, İran ve Türkiye büyük Satranç oyununda rol almaktadırlar…

11 Eylül olayı da bu satranç oyununun hamlelerinden biriydi sadece.. Fakat bu olayların suçlusu olarak görülen ABD yönetimi bu planın sadece aracılığını üstlenmişti. Asıl yöneten kişiler İlluminati’nin seçkin üyeleriydi. Birçok araştırmacının ortak görüşe vardığı kanı ise ABD’nin 100 yılı aşkındır İlluminati’nin kontrolü altında olması.

Dünya’nın en büyük Siyonist örgütü olan İlluminati’nin iç çemberinde bulunan seçkin üyelerinden biri ise ABD’nin tanınmış zengini David Rockefeller olduğu söyleniyor. 91 yaşında olan Rockfeller dünyanın en büyük bankalarından Chase Manhattan Bank, Citibank ve Standard Oil, Mobil gibi dünya petrol pazarını elinde tutan dev şirketlerin en büyük hissedarıydı. Şirketlerinin cirosu dünyadaki pek çok devletin yıllık gelirlerinden daha fazla olduğu söyleniyor.

Aşağıdaki resimde 1 Amerikan Dolar’ının üstündeki illuminati simgeleri belirtilmektedir:

İşte günümüzde yer alan olayların birçoğu bu kuruluşun elindedir. Sadece siyasi değil, bütün insanlığa ulaşabilecek bütün yayın organlarını kullanmaktadırlar.

Peki ya Bilgisayar oyunları ? Cizgi filmler ? veya herkesin dilinden düşürmediği şarkıların içeriğindeki mesaj ?

Evet bu konu bizi en tedirgin eden nokta. Dünyaca ünlü MMORPG online oyunlar (Devasa oyunculu çevrimiçi rol yapma oyunları) birçok masonik etkileşim aracıdır.

Algının en güçlü ve karakter arayışının çocukluk çağında olduğunu hepimiz biliyoruz ve bazı cizgi filmler de rol alan karakterler ve simgeler İlluminati eğilimli mesajlar vermektedir. Günümüzde ünlü camiasından birçok kişi bu topluluğa bağlı olduğunu iddia ediyor, belki doğru belki de dikkat çekmek amaçlı ama şunu bilmeliyiz ki yaşadığımız çevrede gelişen teknoloji ve medya ile birlikte her sektörde varolan bir örgüttür illuminati.

Kim bilir belki bizde bu topluluğa doğrudan ya da dolaylı olarak hizmet edenlerden bazılarıyız..

Bu konuya ilgi duyanların ise ‘Mozart’ın Yapıtlarındaki Masonik Örgü’ kitabını okumasını tavsiye ederim.

OZAN GÜNGÖR

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

Derin İstihbarat

strateji, güvenlik, araştırma, istihbarat, komplo teorileri, mizah, teknoloji, mk ultra, nwo

İSTİHBARAT

Şifresiz Yayın!