İRAN ANALİZ / Sosyalist-Arap ideolojisini savunan Baas Partisi üzerinden Nusayri-Şii yapısını kuran Hafız Esed rejimiyle İran devleti arasındaki stratejik ilişki oğul Esed ile derinleşerek devam ediyor. Mart 2011 tarihli devrimle birlikte Caferi İran İslam Cumhuriyeti’nin Nusayri-Baas Suriye rejimi ile kurduğu ilişkinin salt stratejik-ekonomik olmadığı aksine itikadi/ideolojik ve çok boyutlu derin bir ilişki olduğu ortaya çıktı. Enformasyon, telekomünikasyon, istihbarat, cyber güvenlik başta olmak üzere her tür ekipman desteğinde bulunan İran devleti, devrimi bastırması için Esed’e istihbarat, devrim muhafızları, Kudüs Güçleri militanları, uçaklar dolusu mühimmat,silah ve lojistik desteği vermeye devam ediyor. Esed rejiminin bekasını kendisinin bekasıyla eşdeğer gören İran’ın attığı tüm adımları Türkiye ve bölge için açık tehdit içerirken, çizilen hayali&tehlikeli senaryoda planlanan hususların bölgede azınlık Şii mezhebi temelinde bir yapının tesis edilmek istendiği ise gayet açık olarak görülüyor.
Esed rejiminin ayakta kalmasının kendisinin bekasıyla eş değer gören İran’ın bu tutumunu en iyi Ali Hamaney ifade etmişti: “Suriye’nin Zaferi, İran’ın Zaferidir!”
İran’ı ve Şii jeo-politiğini yakından takip eden uzmanlara göre Esed rejiminin -imkansız olmasına rağmen- eğer ayakta kalması sağlanır ise şu senaryonun gerçekleştirilmesi planlanıyor.
1- Suudi Arabistan’ın kısmen Şiilerin yoğun olduğu doğu kısımlarında İran nüfuzundaki bir bölgenin kurulması için silahlı Şii grupların oluşturulması. Bu yönde çalışmaların mevcut olduğu, Kasım Süleymani’nin çeşitli girişimlerde bulunduğu biliniyor.
2- Tahran’ın aslında yine etkisi olan; ama kimi zaman istekleri dışına çıktığı sanılan Allavi ve Suriye devrimini destekleyen diğer Iraklı öne çıkan ekipleri tasfiye etmek. Maliki gibi kendisinin kontrolündeki yapıyı tamamen tesis etmek
3- Hamaney nükleer silahların üretilmesi yönündeki çalışmaların hızlandırılması yönünde talimatlar verdi.
4- Şii ittifakın parçası olan Fazilet Partisi’ndeki üst düzey bir yetkilinin ortaya çıkardığına göre İran rejimi Iraklı Şii liderleri Esed’in muhtemel başarısıyla ilgili olarak uyardı. Devrimi bastırması halinde gelişmelerin bölgede ciddi yansımaları olacağını belirten İran, Esed’in zaferi için ona tam destek verilmesini istedi. Böylece sonraki süreçte “Devrim Muhafızlarının” rakip gördüğü iddia edilen İyad Allavi dahil olmak üzere Mesut Barzani, Celal Talabani ve devrime çeşitli şekillerde destek verildiği düşünülen kesimlerin tasfiyesine başlanacak. Bu çerçevede sahada etkisi olmasa da Irak İslam Partisi gibi İhvanul Müslimin kökenli oluşumların da tamamen yok edilmesi planlanıyor.
5- Eğer Esed iktidarda kalabilirse Lübnan ve Suriye içindeki Filistinlilerin baskı altına alınması, bir daha başlarını kaldırmaması için de İran’ın planı hazır. Buna göre halihazırda Şebbihalarla birlikte katliamlarda Esed’e destek veren “Filistin Halk Kurtuluş Cephesi – Genel Liderlik” örgütü sahaya girecek. İran-Esed uzantısı bu taşeron örgüt iki ülkede daha etkin rol oynayacak, Filistin direniş hareketlerini bastıracak. Ahmet Cibril başkanlığındaki bu ekipin Esed rejimiyle ilişkisi, aldığı destek ve yaptığı işlere dair daha öncesinde İran Analiz’de detaylı bilgiler yer almıştı. Cibril’in ekibinin Hizbullah ile birlikte Lübnan’da Hamas’ı zayıflatması da planlar arasında yer alıyor.
6- Sözde Esed rejiminin iktidarda kalacağı varsayılan senaryoya göre ülkede reformlar yapılacak, içerdeki muhalefet tamamen bastırılacak ve Baas Partisi yeni bir güç olarak yeniden Suriye’de yerini alacak. Sadece Suriye’de iktidarda olan sosyalist-faşist anlayış olan Baas ideolojisinin aslında Şii/Nusayri azınlık rejimi olan Esed hanedanı tarafından kullanıldığı gayet iyi biliniyor. Bu çerçevede Şah ve sonrasında Şii Humeyni-Hamaney rejimlerinin Baas Suriyesi ile değil Alevi/Nusayri Esed diktası ile ilişki kurduğu gerçeği bir kez daha hatırlatılıyor.
7- Esed’in bekasından en büyük nasibi ve zararı ise İran’ın bir numaralı düşman olarak gördüğü Suudi Arabistan Krallığı alacak. İran bu zaferiyle birlikte Kudüs Güçlerini var gücüyle harekete geçirecek, Katif bölgesindeki Şii unsurları sıkı bir işbirliği ve destekle kullanacak.
8- Körfezdeki diğer ülkelerin de direk etkileneceği senaryoya göre 80′lerde birçok terör faaliyeti yürütülen Kuveyt’te Şii terör hücreleri yeniden uyandırılacak. Ülkede nisbi olarak ciddi bir nüfusa sahip Şiiler gerçeği de göz önüne alındığında İran’ın mezhepçi kartını rahatlıkla kullanabileceği gerçeğine dikkat çekiliyor. Ülkede atılacak adımlarla güvenlik zaafiyeti oluşturulacak. Şii bölücü gruplar su havzalarında eylemler yaparak ülkeyi kendisiyle boğuşan bir yapıya dönüştürecek. Geçtiğimiz gün İran’a giden bazı önde gelen Kuveytli Şii şahsiyetlerin sanki devlet adamı gibi ağırlanması, üst düzey bir protokol uygulanması bunun bir diğer delili şeklinde değerlendiriliyor. Kuveyt geçtiğimiz yıllarda ve halen ülkede terör faaliyeti yürüten bir takım İranlı*Şii terör şebekelerini, hücrelerini ifşa etmiş, ajanları tutuklamıştı.
9- Mısır’ın yeni iktidar elitleri ve hükümeti de İran’ın hedefinde. En temelde Sünnilere düşman bir zihniyet olan 12 İmam anlayışı (Şiilik-Caferilik) İran’da Velayeti Fakih denen düşünce ile iktidar ideolojisi halini aldı. Hamaney ve Şii mollaların rehberliğinde, tamamı Şii müntesiplerinden oluşan siyasiler, askerler ve üst düzey liderliğin hakimiyetindeki İran rejimi Sünni dünyasını, Sünni oluşumları ve karşısında güç olarak belirecek her yapıyı hedef alıyor. Bunların başında da Mısır’da Hasan el-Benna’nın kurduğu küresel bir Ehli Sünnet vel Cemaat anlayışını savunan İhvanul Müslimin (Müslüman Kardeşler) hareketi geliyor. 2011 yılında Mübarek diktasının devrilip İhvan liderlerinden Prof. Dr. Muhammed Mursi’nin Cumhurbaşkanı olması ile Mısır bir kez daha İran için en büyük tehdit halini aldı. Özellikle Nusayri-Baas Esed diktasına karşı Suriye devrimini açıkça desteklemesi, mazlumun yanında zalimin karşısında olduğunu Tahran’da haykırması nedeniyle Mursi, İhvan ve Mısır da Fars-Şii İran devletinin düşman kategorisinde. Bu çerçevede senaryoda bir türlü başarılı olamadıkları Mısır’da İran’ın Şiileştirilmiş fanatik azınlık grup aracılığıyla bir hamle yapma planı var. Sabık rejim mensuplaırı ile sıkı dirsek temasında bulunan Tahran’a Mübarek’in adamlarından bir ekip ziyarette bulunmuştu. Burada General Kasım Süleymani ile görüşen heyetin neler yapacağı önümüzdeki günlerde belirginleşecek.
10- Türkiye’yi her anlamda açıkça düşman olarak gören, bunu tüm medya kanallarında en üst devlet yetkililerinin ağzından deklare eden İran rejiminin senaryosunda Kuzey Irak ve PKK meselesi de var. PJAK ile zaten karşılıklı alışverişte bulunan, ayrılıkçı sosyalist Kürt örgütlerine her tür imkanı sağlayan İran rejimi Suriye’deki örgüt uzantılarını da kullanma peşinde. Barzani liderliğindeki yapıyı da mümkün mertebe zayıflatıp Maliki’yi güçlendirmeye çalışacak olan İran’ın burayı PKK için daha büyük ve manevra alanı geniş bir bölgeye çevirme planları var. Elbette tüm bu güçler Türkiye’ye karşı kullanılacak.
Özetle; caferi (Şii) İran Rejiminin stratejik-akidevi-iktisadi,diplomatik-kültürel ve askeri anlamda Suriye üzerinden inşa etmeye çalıştığı yapı çökme noktasında. Şiiliğin aşırı kolu olan Nusayri Esed iktidarını her anlamda destekleyen İran bunu yaparak iki ana hususu gerçekleştirmek istiyor.
Birinci husus: İran’ın bölgede karşısında ciddi hiçbir yapı bulunmaksızın bölgesel lider olması hedefi
İkinci husus: Eğer Esed başarırsa diğer tüm Arap ülkelerini yaptığı nükleer silah çalışmaları dahil birçok hususta Tahran’a boyun eğdirmek.
Ancak gerek yukarıda maddeler halinde zikredilen senaryo, gerekse hedeflenen şeylerin hiçbirinin İran açısından mümkün olmadığına dikkat çekiliyor. Zira çok büyük askeri hava üsleri, tugaylar, kolordular, askeri birlik ve bölüklerin, emniyet binaları, istihbarat unsurları, lojistik hatları, genelkurmay binası, savunma binasının Özgür Suriye Ordusu ve Suriye direnişi tarafından çok büyük darbe aldığı, ele geçirildiği Suriye’de Esed rejimine bağlı on binlerce asker, şebbiha ve diğer Şii terör örgütü milisleri öldürüldü. Halkın ciddi destek verdiği devrim ve onu koruyan silahlı direniş hareketlerinin ülke sathında yayılmış olması, her gün mevzileri ele geçirmeleri İran’ın senaryosunun hayali olmaktan öteye gitmeyeği yönündeki kanaatleri güçlendiriyor.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.